Sonuç

Biz burada âdâb-ı muâşeretin ve halk sınıflarıyla beraber otur manın bir kısmını belirtmek istiyoruz. Belitmek istediğimiz husus ları bazı hükemanın sözlerinden derlemiş bulunuyoruz.

Eğer insanlarla güzel geçinmek istiyorsan, gerek dostuna gerekse düşmanına karşı güler yüzlü ol! İnsanlara karşı zillete düşmeyen bir tevazu ve kibir olmayan bir vekâr içinde ol. Bütün işlerinde orta yolda olmaya dikkat et. Zira işlerin ifratı da, tefriti de kötüdür. Yürürken sağına soluna bakma! Fazla iltifatta bulunma. Oturan insanların başına dikilip ayakta durma! Oturduğun zaman istikrarsız bir şekilde oturma. Parmaklarım birbirine kenetlemekten kaçın! Sakalını karıştırmaktan, yüzüğünle oynamaktan, dişlerini karıştırmaktan, parmağını burnuna sokmalaktan, fazla tükürmekten, fazla sümkürmekten, sinekleri yüzünden kovmaktan, namazda ol sun, başka zamanlarda olsun fazla esnemek ve gerinmekten sakın!

Senin meclisin, irşad meclisi olsun! Konuşman intizamlı ve ter tipli olsun. İfrat derecesinde hayret etmeksizin ve şaşkınlığını gös termeksizin seninle konuşanın güzel konuşmasına kulak ver. Konuşandan, konuşmasını ikinci bir defa tekrarlamasını isteme! Gülünç durumlarda ve hikayelerde sükût et! Seninle ilgisi olan hiç bir şeyinle, ne telif ettiğin kitabınla, ne şiirinle, ne câriyenle, ne çocuğunla övünme. Kadınlar gibi süslenmekten kaçın. Köleler gibi pejmürde de olma. Gözlerine fazla sürme çekmekten, saç ve sakalına fazlaca yağ sürmekten ve ihtiyaçlarda israf etmekten sakın!

Hiç kimseyi zulme teşvik etme. Değil başkasına aile efradına bile malının miktarını söyleme! Çünkü onlar senin malının az olduğunu görürlerse, gözlerinden düşersin! Fazla görürlerse hiçbir zaman on ları râzı edemezsin!

Şiddet göstermeksizin onları korkut! Zayıflık göstermeksizin on lara karşı yumuşak davran! Hiçbir zaman cariyenle, kölenle şakalaşma ki onların gözünde vekârın düşmesin. Münazara ettiğin zaman vekârlı ol! Getirdiğin delilleri düşün. Sakın acele etme. Aceleciliğinden sakın, ihtiyacını düşün. Ellerinle işaret etmeyi çok fazla yapma. Sağına, soluna ve arkana pek fazla bakma! Diz çöküp oturma! Öfken gittiği zaman konuş!

Eğer sultan seni huzuruna yaklaştırırsa, kılıcın keskinliğinden sakındığın gibi dikkatli ol! Eğer sana yumuşaklık gösterirse, hiçbir zaman aleyhine dönmeyeceğinden emin olma! Çocuğun suyuna gittiğin gibi, sultanın da suyuna git. Günah olmadıkça isteğini ona söyle. Sakın onun sana gösterdiği iyilik seni aldatıp da saltanat işlerine ve aile işlerine karıştırmasın. Her ne kadar bu araya girmeye lâyık bir kimse isen de yine girme. Zira hükümdar ile ailesi arasına girenin düşüşü bir daha kalkmamak üzere olan bir düşüştür. Öyle bir hatadır ki, insan kendisini bir daha toparlayamaz.

Genişlik zamanının dostundan kaçın! Çünkü o senin en büyük düşmanındır, Hiçbir zaman malını namusundan daha aziz görme. Bir meclise girdiğin zaman selâmla işe başlamak edebin gereğidir. Senden önce o meclise gelenlerin omuzlarından atlayarak öne geç meyi isteme! Nerede yer varsa orada oturmayı tercih et. Neresi tevâ zua daha yakınsa orayı seçmek edebin gereğidir. Otururken sana en yakın olan kim ise ona selâm ile tahiyye etmelisin.

Yol kenarında oturma! Şayet yolun kenarında oturursan, gözle rine sahip ol, gelip geçenleri süzme. Zulme uğrayanlara yardım et, imdat isteyenin imdadına koş, zayıflara yardım et, şaşıranlara yol göster, verilen selâmı al, dilenciye ver, iyiliği emret, kötülüğü nehyet.

Kıble tarafına ve sağına tükürme. Ancak soluna ve sol ayağının altına tükür. Hükümdarlarla oturma. Eğer onlarla oturursan gıybet etmekten kaçın. Yalan söyleme, sırları açığa vurma, fazla ihtiyaç gösterme, düzgün konuş, şaka yapma. Her ne kadar sana sevgi gös terseler de sen yine onlardan sakın... Sultanların huzurunda geğirme! Yemekten sonra onların huzurunda dişlerini karıştırma! Hükümdara düşen vazife ise herşeye tahammül etmektir. Ancak sırrın ifşasını, mülke uzatılan eli ve harama saldırmayı affetmezler.

Avam tabakasıyla oturma. Eğer onlarta oturursan onların konuşma tarzlarına dalma, onların saçma sapan konuşmalarına az kulak ver, onların kötü ve müstehcen sözlerini duymaz görün, zaru ret hâli dışında onlarla oturma. Sakın ne akıllı ne de akılsız bir kim seyle alay etme. Çünkü akıllı bir kimse ile alay ettiğin zaman sana buğzeder. Ahmak bir kimse ile alay ettiğin zaman sana cesaretle hü cum edip daha berbatını söyler. Çünkü alay aradaki heybet perdesini yırtar. Yüzün suyunu döker. Arkasında kin ve nefret bırakır. Sevginin tadını kaçırır. Fakihin hükmünü çirkin gösterir. Ahmak bir kimseyi saldırgan yapar. Büyükler nezdinde alay edenin merte besi düşer. Böyle bir kimseye ehl-i takva buğzeder. İstihzâ kalbi öldürür. İnsanı Hak Teâlâ'dan uzaklaştırır. Gafleti doğurur. Zilleti getirir. Hatıraları öldürür. Onunla ayıplar çoğalır. Günahlar başgösterir.

Denildi ki: İstihzâ ancak akılsızlıktan veya saldırganlıktan sadır olur'. Bir müslüman bir mecliste istihza yapmaya veya fuzulî konuşmaya mübtelâ olursa, o meclisten kalkarken Allah'ı zikretme lidir.

Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur.
Kim bir mecliste otururken saçma sapan konuşmalar çoğalırsa, o meclisten kalkmazdan önce 'Ey Allahım! Sen müşriklerin dediğinden münezzehsin. Senin hamdine bürü nerek senden başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Senden af diler ve sana yönelirim' desin. Böyle dediği takdirde o mecliste kendisinden sadır olan kusurları bağışlanır.