sabır

21.Çocukları Vefat Ettiğinde Selefin Sözleri

Çocuğu veya yakın akrabalarından biri ölen kimseye gereken şudur; o ölenin vatanları olan memlekete kendisinden önce vardığını düşünmelidir. Böylece kişinin üzüntüsü büyümez. Çünkü yakında ona iltihak edeceğini bilir. İkisinin arasında sadece bir gecikme vardır.

İşte ölüm de böyledir. Onun mânâsı vatana daha önce varmaktır. Geriden gelen kendisine daha sonra iltihak eder. Kişi böyle inandığında üzüntüsü azalır. Hele evladın ölümüne sabreden hakkında öyle sevaplar vârid olmuştur ki her musibetzede onunla teselli bulur.

Sabır mı Daha Faziletlidir Şükür mü?

Ebubekir Sıddîk (r.a) bir kuşa hitaben 'Ey kuş! Keşke senin gibi olsaydım. Beşer olarak yaratılmasaydım!' demiştir.

Ebu Zer ve Talha 'Isınlan bir ağaç olmak isterdim!' demişlerdir.
Hz. Osman 'Öldüğüm zaman dirilmemek isterdim!' demiştir. Hz. Aişe 'Unutulmuş olmayı isterdim!' demiştir.

Sabır ile Şük'rün Bir Yerde Birleşmeleri

Soru: Bu söylemiş olduklarının çoğu, kötü sondan korkmaya dönüşür. Peki su-i hatimenin mânâsı nedir?

Cevap: Su-i hâtime, iki derecelidir. Biri diğerinden daha korkunçtur.

Şükrün Tanımı ve Hakikati

Sabır ile Şük'rün Bir Yerde Birleşmeleri

Şükür

Daha önce, peygamberleri ıslah edip, hidayet etmek ve onlara vahyi tebliğ etmek ile meleklerin yaratılışındaki ilâhî nimetten anlattığımız şeyler senin malûmundur. Meleklerin sadece bunları yaptıklarını zannetme! Çokluğu ve mertebelerinin tertibi ile meleklerin tabakaları kısaca üç tabakaya inhisar eder:
A) Arzî (yeri idare eden) melekler,
B) Semâvi (gökleri idare eden) melekler,
C) Hamelet'ül-Arş (Arşı yüklenen) melekler.

Havf - Korku

Din teşvikçisi, hevâ-i nefsin teşvikçisine nisbeten üç duruma sahiptir:

Bir
Bu, hevâ-i nefse çağıran gücü artık münazaa ve münakaşa edecek gücü kalmayacak derecede mağlup etmektir. Buna ancak sabrın devamıyla varılabilir. Bunun için 'Sabreden zafere ermiştir' denir.

Sabrın İlacı ve Sabra Yardımcı Olan Hususlar

Yiyecekler ve başka şeyleri ıslah eden sanatkârların fikirleri ayrılırsa, vahşi hayvanlar gibi birbirlerinden nefret ederlerse, muhakkak dağılır ve birbirlerinden uzaklaşırlardı. Bazısı bazısından istifade etmezdi. Vahşi hayvanlar gibi olurlar, bir yere sığmazlar, onları bir hedef bir araya getirmezdi. Bu bakımdan Allah Teâlâ'nın onların kalplerini nasıl birleştirdiğine ve kaynaştırdığına, onlara muhabbeti nasıl musallat kıldığına dikkat et!

Korku'nun Dereceleri, Kuvvet ve Zayıflıkta Farklılık

Sabır iki türlüdür. Onlardan biri, bedenîdir. Bedenen meşakkatlere göğüs gerip tahammül etmek gibi... O da ibâdetler veya başka şeylerden meydana gelen zor amelleri yapmak gibi ya fiille olur veya korkunç yaralara, ağır hastalığa ve şiddetli darbeye sabretmek, göğüs germekle olur. Bu da eğer şeriata uygunsa bazen güzel olur. Fakat tam güzel olan sabır, öbür çeşididir. O da hevâ-i nefsin isteklerine ve tabiatın iştahlarına nefsin sabretmesidir.

Sabra İhtiyaç Olduğu Zannedilen ve Kulun Sabırdan Müstağni Olamadığı Hususlar

Bitkilerin ve hayvanların, olduğu gibi parçalanıp yenilmesi mümkün değildir. Her birinde ıslah etmek, pişirmek, bazısını bazısının içerisine atmak suretiyle terkib ve tasnif yapmak ve daha sayılmayacak kadar birçok işler lazımdır. Her yemek için bunu saymak uzar. Bu bakımdan biz her ekmeği ele alalım: O tek ekmeğin, tohumu yere ekilip yenecek dereceye gelinceye kadar nelere muhtaç olduğuna bakalım.

Sabredilen Hususlara İzafeten Sabrın Aldığı İsimler

4. Yiyecek Maddelerinin Kendilerinden Meydana Geldiği Asıllar Hakkındaki İlâhî Nimetler ve Daha Sonra Yiyecek Maddelerinin İnsanların Eliyle Islah Edilebilecek Hale Gelmesi

Yiyecekler çoktur, Allah Teâlâ'nın onları yaratmakta sayılamayacak kadar hikmetleri, ardı arkası kesilmeyecek kadar birbirini takip eden harikuladelikleri vardır. Her yiyecek için bunları zikretmek oldukça uzar; zira yiyecekler ya devalar veya meyveler veya gıdalardır.

Sabrın Hakikati ve Anlamı

İnsanlar bu hususta ihtilafa düşmüştür. Bazıları 'Sabır, şükürden daha üstündür' demiştir. Başkaları da 'Şükür daha üstündür' demiştir. Bir kısmı da 'ikisi eşittir' demiştir.

Dördüncü bir grup, 'Bunların hangisinin daha üstün olduğu hallere göre değişir' demiştir. Bu grupların her biri şiddetli tartışmalara sahne olan ve tahsil edilmekten uzak bulunan bir kelâmla delil getirmişdir ki o kelâmı nakletmekle sözü uzatmakta mânâ yoktur. Hakkı açıklamakta acele etmek daha evlâdır. Bunun beyanı hakkında iki makam vardır: