GAZALİ'NİN TALEBESİNE BİR MEKTUBU

Geçmişteki hoca-talebe münasebetleriyle günümüzdeki hoca-talebe münasebetini mukayese etsek nasıl bir tablo çıkar karşımıza acaba?
Günümüzdeki anarşiye malzeme olan talebelerin durumlarını düşünecek olursak, onlara öğretmenlik edenlerin hâli de çıkar açığa....
Ama biz bunların üzerinde durmadan geçmişten bir misâl arzedelim. Bakalım mazideki din âlimleri talebelerine nasıl ölçü veriyor, onları ne türlü bir anlayışla hazırlıyorlar hayata...
Gazali'nin yetiştirdiği bir talebesine yazdığı mektubu aynen şöyle:
"Yavrucuğum!.. Nasihat kolaydır. Zor olan, onu kabul edip, amel etmektir:
Nasihat, söylediğini yapmayanın ağzından çıkarsa, durum daha da zordur. Onu benimsemek büsbütün güçleşir.
İlmi öğrenip de onunla amel etmeyenin azabı, bilmeyenin azabından çok daha şiddetlidir. Nitekim Resûl-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Kıyâmette azabı, en şiddetli olan kimse, ilmiyle amel etmeyen kimsedir."
Yavrucuğum!..
Sakın amelde müflis olmayasın, ibadette tembelliğe kaymayasın. Şunu iyi bilesin ki, amelsiz ilim fayda vermez. Kullanılmayan silâh sahibini korumadığı gibi...
Ellerinde kılıçları olan on kişi, sahrada bir arslanla karşılaşsalar, kılıçlarını kullanmadıktan sonra ne faydası olacak onlara...
İşte sahip olunan ilimle amel edilmemesinin durumu da aynıdır. Amel edilmedikten sonra ilmin ne faydası olacak sahibine... Birincisi ikincisi olmadan olmaz.
Yavrucuğum!..
Yüz sene ilme çalışsan, binlerce kitap yazsan Allah'ın rahmetine ancak bu ilimle amel etmen halinde kavuşursun!..
Âyetlerde ne buyuruluyor:
"İnsan için ancak çalışmasının neticesi söz konusu" dur.
"Rabbinin rahmetini isteyen sâlih amel işlesin."
Bu âyetlerin söylediği, amelden başka şeyler değildir.
Yavrucuğum!..
Yapmadığın işin ücretine lâyık olamazsın.
İmam-ı Ali'ye nisbet edilen bir sözde böyle denmiştir: "Kim çalışmadığı halde ücrete lâyık olduğunu vehmederse, o kimse ahmaktan başkası değildir."
Hasan-ı Basri de böyle demiştir:
"Amelsiz Cennet istemek, günahlardan bir günaha daha düşmek demektir."
Rabbimizden gelen bir haberde şöyle buyurulmuştur:
"Amelsiz Cennet isteyenden daha az hayâlı kimse yoktur."
Nebi (a.s.) da şöyle haber vermiştir:
"Zeki insan, nefsine galip gelir, ölümden sonrası için amel işler. Ahmak ise, nefsine tâbi olur, ondan sonra da Allah'dan mağfiret diler."
Yavrucuğum!..
Ne kadar yaşarsan yaşa, sonunda ölüm var. Ne kadar seversen sev, âkıbetinde ayrılık söz konusu!..
Amelsiz ilim, deliliğin bir çeşididir.
Ayette: "İnsanlara iyilik emredersiniz de nefsinizi unutur musunuz? Halbuki siz kitabı da okuyor, ilmi de öğrenmiş bulunuyorsunuz. Hiç düşünmüyor musunuz?" diye ikaz vardır.
Yavrucuğum!..
Amelsiz ilim zaten yaşamaz. İkisinin birliğidir esas olan.
İlim tek başına seni günahtan koruyamaz. Yarın mahşerde ateşten de koruyamayacağı gibi.
Bugün öğrendiğinle amel etmezsen yarın mahşerde söyleyeceğin söz şudur:
"Müsaade edin de dünyaya geri dönüp öğrendiğimle amel edeyim!.."
O zaman da sana denir ki:
"Ey tembel!.. Ey düşüncesiz!.. Yeni gelmedin mi oradan?"