Malın Övülmesi ve Övgü İle Kötülemenin Te'lifi
Allah Teâlâ, Kur'an'ın birçok ayetinde mala hayr ismini vere-rek şöyle buyurmuştur:
Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir hayır (mal) bırakacaksa babasına, annesine ve akrabasına uygun bir biçimde vasiyet etmek, Allah'tan korkanlar üzerine bir borçtur.(Bakara/180)
Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Sâlih mal, sâlih kişinin elinde ne güzeldir!15
Hac ve sadakanın sevabı hakkında vârid olan âyet, hadîs ve eserler, aynı zamanda malı da övmektedirler; zira hac ve sadakayı insanoğlu ancak mal ile yapabilir. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
Duvar ise şehirde iki yetim çocuğundu. Altında onlara ait bir define vardı. Babaları da sâlih bir kimse idi. Rabbin diledi ki onlar güçlü çağlarına ersinler ve rabbinden bir merhamet olarak definelerini çıkarsınlar. Ben bunları kendiliğimden yapmadım.
(Kehf/82)
Ve size çok mallarla, oğullarla yardım etsin, size bahçeler versin, ırmaklar versin.(Nûh/12)
Fakirlik küfre (sebep olmaya) yaklaştı.16
Bu hadîs, malı övmektedir. Sen malın hikmetini, maksadını, âfet ve tehlikelerini bildikten sonra ancak malın övülmesiyle kötülenmesi hakkında gelen hadîslerin tezat teşkil etmediğine vâkıf olabilirsin. O zaman sana malın bir yönden hayır olduğu, diğer bir yönden de şer olduğu, hayır olması hasebiyle güzel birşey olduğu, şer olmak hasebiyle de kötü birşey olduğu görülecektir. Çünkü mal, sırf hayır veya sırf şer değildir. Aksine mal, hem hayrın, hem de şerrin sebebidir. Vasfı ve niteliği bu olan birşey şüphesiz ki hem övülür, hem de kötülenir. Fakat basiret sahibi ve hayrı şerden ayırdeden bir kimse idrak eder ki malın övülen kısmı, kötülenen kısmından başkadır. Bunun açıklanması, Şükür bahsinde zikrettiğimiz hayrat ve hasenat bakımından, nimetlerin derecelerinin tafsilâtı ve bu husustaki miktarın yeterli derecesi dikkate alınarak şöyle yapılır: Akıllıların maksadı ve basiret sahiplerinin hedefi; daimî nimet ve sarsılmaz mülk olan ahiret saadetidir. Bunu istemek şerefli ve akıllı kimselerin âdetidir; zira Hz. Peygamber'e 'İnsanların en şereflisi ve en akıllısı kimdir?' diye sorulduğunda, cevap olarak şöyle buyurmuştur:
Ölümü en fazla anan ve hummalı bir şekilde ölüme hazırlanan kimse!17
Bu saadet üç vesile ile elde edilir, O vesileler de nefiste olan faziletlerden ibarettir: İlim, güzel ahlâk, selâmet, sıhhat gibi bedenî ve mal gibi bedenin haricinde olan faziletlerdir. Önce bedenî faziletler, sonra bedenin haricinde olanlardır. O halde bedenin haricinde olanlar bunların en düşüğüdür. Mal ise haricî vesilelerdendir. Malın en düşüğü dirhem ve dinarlardır. Çünkü dirhem ve dinarlar hizmet ederler. Onların hizmetçisi yoktur. Dirhem ve dinar, bizzat kendileri için istenmez. Başka şeyler için istenir. Zira nefis, saadeti matlub olan cevherdir. Nefis, ilim, marifet ve ahlâka, onu zatında nitelik ve sıfat yapsın diye hizmet eder. Beden de duyu ve azalar vasıtasıyla nefse hizmet eder. Yiyecekler, giyecekler de bedene hizmet ederler. Daha önce de geçtiği gibi yemeklerden gaye, bedenin sağlam kalmasıdır. Evlenmeden gaye, neslin idamesidir. Bedenin sağlam kalmasından gaye; nefsin temizlenmesi, ilim ve ahlâkla süslenmesidir. Kim bu tertibi biliyorsa o, malın kıymetini, şerefin yolunu öğrenmiştir ve malın şerefinin yiyecek ve giyeceklerin zarurî olmasından ileri geldiğini de anlamıştır. Öyle bir zaruret ki bedenin yaşaması için gereklidir. Öyle beden ki nefsin kemâli için zarurîdir. Öyle kemâl ki hayrın ta kendisidir. O halde bir şeyin faydasını, gayesini, hedefini bilen ve şeyi o gaye için kullanan, o gayeyi gözeten, onu unutmayan bir kimse güzel davranmış ve faydalanmış demektir. Gayeye vasıtasıyla ulaşılan şey de güzeldir. Bu bakımdan mal, doğru bir maksada ve hedefe vesile olduğu gibi, kötü maksadlara da alet ve vesile edinilebilir. O kötü maksadlar, insanı ahiret saadetinden alıkoyan maksadlardır. İlim ve amel kapısını kapatan maksadlar!.. Bu bakımdan durum bu iken mal hem iyi, hem de kötü'dür. Güzel maksada nisbeten iyi'dir. Kötü maksada izafeten kötü ve çirkin'dir. Bu bakımdan dünyadan kendine yetenden daha fazlasını alan ve edinen bir kimse, hadîs-i şerîf de vârid olduğu gibi farkına varmadan kendi mahvını hazırlamış olur!
Tabiatlar Allah yoluna mâni olan şehvetlerin arkasında sürüklenmeye meyyal olduklarından, mal da bunu kolaylaştırdığından ve alet olduğundan ötürü, yeterli miktarından fazla olan mal hakkındaki tehlike oldukça büyüktür. Bunun için peygamberler onun şerrinden Allah'a sığınmışlardır.
Ey Allahım! Muhammed'in âlinin nafakasını yetecek kadar kıl!"
İşte görüldüğü gibi Hz. Peygamber, dünyadan sadece katıksız hayır olanı istemiştir.
Yarab! Beni miskin olarak dirilt! Miskin olarak öldür. Miskinler zümresinde haşreyle!19
Hz. İbrahim de istiaze ederek şöyle demiştir:
Bir zaman İbrahim şöyle demişti: 'Rabbim! Bu şehri korku-lardan emin kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut'.(İbrahim/35)
Hz. İbrahim'in putlardan gayesi; altın ve gümüştür; zira nübüvvet mertebesi, taşlarda ulûhiyyeti düşünme korkusundan pek yücedir; zira İbrahim (a.s) peygamber olmadan önce küçüklüğüne rağmen putlara ibâdet etmekten kaçınmıştır. Altın ve gümüşe ibâdet etmenin mânâsı; onları .sevmek, onlarla aldanmak ve kalben onlara meyletmektir.
Altının kölesi olan helâk olmuştur. Gümüşün kölesi olan helâk olmuştur ve bir daha kurtulamaz. Ayağına diken battığı zaman o diken çıkmaz (yani çıkmasın!)20
Görüldüğü gibi altın ve gümüşü sevmenin, onlara ibâdet etmek olduğunu beyan etmiştir. Kim bir taşa ibâdet ederse o, puta tapmış demektir. Hatta Allah'tan başkasına kul olan kimse putperesttir. Kendisini Allah'tan alıkoyan bir kimse, bu sebepten Allah'ın
hakkını ödemediği takdirde puta tapan bir kimse gibi olur. Bu ise şirktir. Şirk iki kısımdır:
1.Gizli şirk ki ebediyyen cehennemde kalmayı gerektirmez.Böyle bir şirkten mü'minlerin pek azı kurtulur. Çünkü bu şirk,karıncanın iz bırakmasından daha gizlidir.
2.Açık şirk ki ebediyyen cehennemde kalmayı gerektirir. Biz bütün bunların şerrinden Allah'a sığınırız!
_________________
14)Dımeşkli ve zâhid bir zattır. Özel isminde ihtilâf vardır.
15)İmam Ahmed, Taberânî
16)Ebu Müslim el-Leysî, Beyhâki
17)İbn Mâce
18)Daha önce geçmişti.
19)Müslim, Buhârî
20)Buhârî
Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir hayır (mal) bırakacaksa babasına, annesine ve akrabasına uygun bir biçimde vasiyet etmek, Allah'tan korkanlar üzerine bir borçtur.(Bakara/180)
Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Sâlih mal, sâlih kişinin elinde ne güzeldir!15
Hac ve sadakanın sevabı hakkında vârid olan âyet, hadîs ve eserler, aynı zamanda malı da övmektedirler; zira hac ve sadakayı insanoğlu ancak mal ile yapabilir. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
Duvar ise şehirde iki yetim çocuğundu. Altında onlara ait bir define vardı. Babaları da sâlih bir kimse idi. Rabbin diledi ki onlar güçlü çağlarına ersinler ve rabbinden bir merhamet olarak definelerini çıkarsınlar. Ben bunları kendiliğimden yapmadım.
(Kehf/82)
Ve size çok mallarla, oğullarla yardım etsin, size bahçeler versin, ırmaklar versin.(Nûh/12)
Fakirlik küfre (sebep olmaya) yaklaştı.16
Bu hadîs, malı övmektedir. Sen malın hikmetini, maksadını, âfet ve tehlikelerini bildikten sonra ancak malın övülmesiyle kötülenmesi hakkında gelen hadîslerin tezat teşkil etmediğine vâkıf olabilirsin. O zaman sana malın bir yönden hayır olduğu, diğer bir yönden de şer olduğu, hayır olması hasebiyle güzel birşey olduğu, şer olmak hasebiyle de kötü birşey olduğu görülecektir. Çünkü mal, sırf hayır veya sırf şer değildir. Aksine mal, hem hayrın, hem de şerrin sebebidir. Vasfı ve niteliği bu olan birşey şüphesiz ki hem övülür, hem de kötülenir. Fakat basiret sahibi ve hayrı şerden ayırdeden bir kimse idrak eder ki malın övülen kısmı, kötülenen kısmından başkadır. Bunun açıklanması, Şükür bahsinde zikrettiğimiz hayrat ve hasenat bakımından, nimetlerin derecelerinin tafsilâtı ve bu husustaki miktarın yeterli derecesi dikkate alınarak şöyle yapılır: Akıllıların maksadı ve basiret sahiplerinin hedefi; daimî nimet ve sarsılmaz mülk olan ahiret saadetidir. Bunu istemek şerefli ve akıllı kimselerin âdetidir; zira Hz. Peygamber'e 'İnsanların en şereflisi ve en akıllısı kimdir?' diye sorulduğunda, cevap olarak şöyle buyurmuştur:
Ölümü en fazla anan ve hummalı bir şekilde ölüme hazırlanan kimse!17
Bu saadet üç vesile ile elde edilir, O vesileler de nefiste olan faziletlerden ibarettir: İlim, güzel ahlâk, selâmet, sıhhat gibi bedenî ve mal gibi bedenin haricinde olan faziletlerdir. Önce bedenî faziletler, sonra bedenin haricinde olanlardır. O halde bedenin haricinde olanlar bunların en düşüğüdür. Mal ise haricî vesilelerdendir. Malın en düşüğü dirhem ve dinarlardır. Çünkü dirhem ve dinarlar hizmet ederler. Onların hizmetçisi yoktur. Dirhem ve dinar, bizzat kendileri için istenmez. Başka şeyler için istenir. Zira nefis, saadeti matlub olan cevherdir. Nefis, ilim, marifet ve ahlâka, onu zatında nitelik ve sıfat yapsın diye hizmet eder. Beden de duyu ve azalar vasıtasıyla nefse hizmet eder. Yiyecekler, giyecekler de bedene hizmet ederler. Daha önce de geçtiği gibi yemeklerden gaye, bedenin sağlam kalmasıdır. Evlenmeden gaye, neslin idamesidir. Bedenin sağlam kalmasından gaye; nefsin temizlenmesi, ilim ve ahlâkla süslenmesidir. Kim bu tertibi biliyorsa o, malın kıymetini, şerefin yolunu öğrenmiştir ve malın şerefinin yiyecek ve giyeceklerin zarurî olmasından ileri geldiğini de anlamıştır. Öyle bir zaruret ki bedenin yaşaması için gereklidir. Öyle beden ki nefsin kemâli için zarurîdir. Öyle kemâl ki hayrın ta kendisidir. O halde bir şeyin faydasını, gayesini, hedefini bilen ve şeyi o gaye için kullanan, o gayeyi gözeten, onu unutmayan bir kimse güzel davranmış ve faydalanmış demektir. Gayeye vasıtasıyla ulaşılan şey de güzeldir. Bu bakımdan mal, doğru bir maksada ve hedefe vesile olduğu gibi, kötü maksadlara da alet ve vesile edinilebilir. O kötü maksadlar, insanı ahiret saadetinden alıkoyan maksadlardır. İlim ve amel kapısını kapatan maksadlar!.. Bu bakımdan durum bu iken mal hem iyi, hem de kötü'dür. Güzel maksada nisbeten iyi'dir. Kötü maksada izafeten kötü ve çirkin'dir. Bu bakımdan dünyadan kendine yetenden daha fazlasını alan ve edinen bir kimse, hadîs-i şerîf de vârid olduğu gibi farkına varmadan kendi mahvını hazırlamış olur!
Tabiatlar Allah yoluna mâni olan şehvetlerin arkasında sürüklenmeye meyyal olduklarından, mal da bunu kolaylaştırdığından ve alet olduğundan ötürü, yeterli miktarından fazla olan mal hakkındaki tehlike oldukça büyüktür. Bunun için peygamberler onun şerrinden Allah'a sığınmışlardır.
Ey Allahım! Muhammed'in âlinin nafakasını yetecek kadar kıl!"
İşte görüldüğü gibi Hz. Peygamber, dünyadan sadece katıksız hayır olanı istemiştir.
Yarab! Beni miskin olarak dirilt! Miskin olarak öldür. Miskinler zümresinde haşreyle!19
Hz. İbrahim de istiaze ederek şöyle demiştir:
Bir zaman İbrahim şöyle demişti: 'Rabbim! Bu şehri korku-lardan emin kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut'.(İbrahim/35)
Hz. İbrahim'in putlardan gayesi; altın ve gümüştür; zira nübüvvet mertebesi, taşlarda ulûhiyyeti düşünme korkusundan pek yücedir; zira İbrahim (a.s) peygamber olmadan önce küçüklüğüne rağmen putlara ibâdet etmekten kaçınmıştır. Altın ve gümüşe ibâdet etmenin mânâsı; onları .sevmek, onlarla aldanmak ve kalben onlara meyletmektir.
Altının kölesi olan helâk olmuştur. Gümüşün kölesi olan helâk olmuştur ve bir daha kurtulamaz. Ayağına diken battığı zaman o diken çıkmaz (yani çıkmasın!)20
Görüldüğü gibi altın ve gümüşü sevmenin, onlara ibâdet etmek olduğunu beyan etmiştir. Kim bir taşa ibâdet ederse o, puta tapmış demektir. Hatta Allah'tan başkasına kul olan kimse putperesttir. Kendisini Allah'tan alıkoyan bir kimse, bu sebepten Allah'ın
hakkını ödemediği takdirde puta tapan bir kimse gibi olur. Bu ise şirktir. Şirk iki kısımdır:
1.Gizli şirk ki ebediyyen cehennemde kalmayı gerektirmez.Böyle bir şirkten mü'minlerin pek azı kurtulur. Çünkü bu şirk,karıncanın iz bırakmasından daha gizlidir.
2.Açık şirk ki ebediyyen cehennemde kalmayı gerektirir. Biz bütün bunların şerrinden Allah'a sığınırız!
_________________
14)Dımeşkli ve zâhid bir zattır. Özel isminde ihtilâf vardır.
15)İmam Ahmed, Taberânî
16)Ebu Müslim el-Leysî, Beyhâki
17)İbn Mâce
18)Daha önce geçmişti.
19)Müslim, Buhârî
20)Buhârî
Cimriligin ve Mal Sevgisi Kötülüğü
- Başkasını Nefsine Tercih Etmenin Fazileti
- Cimriliğin Kötülenmesi
- Cimriliğin Tedavisi
- Cimrilik Hakkında Hikâyeler
- Cömertliğin Fazileti
- Cömertliğin ve Cimriliğin Dereceleri ve Hakikati
- Cömertlik Hakkında Hikâyeler
- Giriş
- Hırs ve Tamahkârlığın Kötülenmesi, Kanaat Etmenin ve İnsanlardan Müstağni Olmanın Övülmesi
- Hırsın, Tamahkârlığın İlâcı, Kanaat Etmenin Devası
- Malı Hususunda Kula Düşen Vazifeler
- Malın Âfetleri ve Faydaları
- Malın Övülmesi ve Övgü İle Kötülemenin Te'lifi
- Malın ve Mal Sevgisinin Kötülenmesi
- Zenginliğin Kötülenmesi ve Fakirliğin Övülmesi