cennet
49.Allah'ın Cemâline Bakmak
Güzel davrananlara daha güzel karşılık ve fazlası vardır. (Yunus/26)
işte ayette bahsi geçen bu fazlalık, Allah Teâlâ'nın cemâline bakmaktır, o en büyük lezzettir. Öyle lezzet ki onun yanında cennet ehli nimetleri unutur. Biz bunun hakikatini 'Muhabbet' bahsinde zikretmiştik. Kur'ân ve Sünnet buna bid'at ehlinin inandığının hilâfına şahitlik ettiler.
Cüreyr b. Abdullah el-Bucelî şöyle diyor: Hz. Peygamber'in yanında oturuyordum. Ondördüncü gecede ay'ı gördü ve şöyle dedi:
47.Cennetteki Huriler ve Vildanlar
Kur'an'da onların vasıfları vardır, fakat fazla izahat, hadîslerde vârid olmuştur.
Enes b. Mâlik, Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet eder:
46.Cennet Ehlinin Yiyecekleri
Cennetliklerin yemeği Kuran'da zikredilmiştir. Onlar meyveler, semiz kuşlar, kudret helvası, pişmiş kuşlar, bal, süt ve sayılmayacak sınıflardan oluşur.
Onlardaki herhangi bir mey/eden rızıklandırıldıkça 'Bu daha önce de sızıldandığımız şeydir' derler ve o rızık (dünyadakine) benzer olarak kendilerine verilmiştir. (Bakara/25)
Allah Teâlâ cennet ehlinin şarabını birçok yerlerde zikretmiştir. Hz. Peygamber'in azadlısı Sevban şöyle anlatıyor:
45.Cennet Ehlinin Elbiseleri, Yatakları, Sergileri, Koltukları ve Köşkleri
Allah, iman edip sâlih ameller işleyenleri de altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Orada altından bilezikler ve inciler takınırlar. Orada giysileri de ipektir.(Hacc/23)Bu hususta ayetler çoktur. Bu
hususun hadîslerdeki tafsilatı ise şöyledir:
Ebû Hüreyre, Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
Kim cennete girerse nimetlere garkolur ve hastalanmaz. Elbisesi çürümez, gençliği tükenmez. Cennette hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir beşerin kalbinden geçmeyen nimetler vardır.274
44.Cennetin Duvarları, Toprağı, Ağaç ve Nehirleri
Cennetin sureti hakkında düşün! Sonra cennet sakinlerine gıpta edip ahiret yerine dünyaya kanaat ettiğinden dolayı cennetten mahrum olanın üzüntüsü hakkında düşün!
Ebû Hüreyre, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
Cennet duvarının bir kerpici gümüşten, bir kerpici altındandır. Toprağı zaferan, çamuru misktendir.270
Hz. Peygamberden cennet toprağı sorulduğunda şöyle buyurmuştur;
Katıksız ve beyaz bir ekmek (gibi) hâlis misktir.271
Ebû Hüreyre, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
43.Cennet ve Çeşitli Nimetleri
Üzüntü ve gamları bilinen o cehennem yurdundan başka bir yurt vardır. Bu ikinci yurdun nimetlerini ve sevincini düşün; zirâ onların birinden uzaklaşan, şüphesiz diğerine yerleşir. Cehennemin dehşetlerini uzunca düşünmek suretiyle kalbinde körkuyu, cennetliklere va'dedilen daimî nimet hakkında uzunca düşünmek sureliyle de ümidi kazanmaya çalış. Nefsini korkunun kamçısıyla sürüp ümidin yularıyla dosdoğru yola çek! Bunun vasıtasıyla büyük mülke nâil olur, elem verici azaptan selim kalırsın!
Cennetin Vasıfları ve Cennetliklerin dereceleri
Bilesin ki, keder ve sikintilarini daha önceki bölümlerde ögrendigin
su yurdun -ki bu yurd cehennemdir— karsiligi olarak baska bir yurd vardir. Simdi de o yurdun nimet ve hazlari üzerine düsün. Cünki bu yurdlarin birinden uzak kalan, hiç süphesiz, öbürüne yerlesir.
İbâdete Devam ve Harami terk etmek
İbâdete Devam ve Harami terk etmek
Ibâdetsin kelime mânâsi. Allah (C.C)'in farzlarini yerine getirerek haramlarindan kaçinmak ve O'nun koydugu sinirlari asmamaktir. Mücâhid.
«Allah (C.C)'in sana verdigi imkânlar ile Âhiret Yurdu'nu ara, dünyadaki payini da unutma» (Kasas Sûre-i Celilesi: 77) mealindeki âyeti ile ilgili olarak, bu âyetin telkin ettigi düstûr; «Allah (C.C)'a ibâdet etmek» olarak özetlenebilir» demistir.
Zekât ve Cimrilik
Yüce Allâh (C.C.) buyuruyor ki:
«— Allah'in kendi fazileti ile bagislamis oldugu malda cimriîik ederek zekâtini vermeyenlerin, kendileri hesabina faydali bir davranista bulunduklarini sanmasinlar. Bu yaptiktan kendilerine kötülüktür. Cimrilik ederek yanlarinda tuttuktan zekât, kiyamet gününde, atesten bir halka olup boyun karma geçirtecektir.»
(Âl-i Imran Sûre-i celilesi - 180)
Allah Teâlâ (C.C.) buyuruyor ki:
Namazı Huzur Ve Huşu İle Tamamlamak
Fıkıh âlimleri «huşu»un namazın farzlarından mı olduğu, yoksa fa-ziletlerinden mi sayılması gerektiği hususunda anlaşmazlık halindedirler, her iki görüşü de ileri sürenler vardır. Birinci görüşü savunanlar şu ha-dis ve âyete dayanıyorlar. Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
— Kulun ancak aklı tam yerinde iken kıldığı namaz, namaz yerine geçer.»
Sem'iyât (naklî deliller) ve Rasûlullah'ın haber verdiği şeyleri tasdik ve doğrulamak
I. Esas: Haşr ve Neşr
Bu esas, haşr ve neşr hakkındadır.37 Haşr ve neşr hakkında şeriat (Allah'ın nizamı) vârid olmuştur. Şeriat ise haktır; binaena-leyh haşr ve neşri doğrulamak herkese vaciptir. Çünkü, haşr ve neşrin mümkinâttan olduğu aklen de sabittir. Haşr ve neşr'in mânâsı ölümden sonra iade olunmak ve diriltmek demektir. Diriltmek, tıpkı başlangıçtaki yaratmak gibi Allah'ın kudretine dâhildir.
De ki: 'Onları ilk defa yaratan diriltir ve O, her yaratılanı, tamamıyla bilir'.(Yâsin/79)
BU DÜNYADA CENNET VE CEHENNEMİ MÜŞAHEDE
Burada aklına şöyle bir sual gelebilir: Fıkıh âlimleri ile kelâm âlimleri arasında, insanın ruhu öldükten sonra yok olur ve sonra onu tekrar yaratırlar, sözü meşhurdur. Bu ise sizin dediğinize uymuyor. Cevabında deriz ki:
BEDEN VE RUHLA ALÂKALI CENNET VE CEHENNEM
Ölümün hakikati bilinmeyince âhiretin hakikatini kimse bilemez. Hayatın hakikatini bilemeyince, ölümün hakikatini bilemez. Ruhun hakikatini bilmeyince de, hayatın hakikatini bilemez. Ruhun hakikatini bilmek de, bir kısmını açıkladığımız kendi nefsini bilmektir.