İstiğfâr'ın Fazileti
Ayetler
Bir günah işledikleri veya nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı anarak günahlarının bağışlanmasını isteyenler...
(Âlu İmran/135)
Alkame ve el-Esved'den şöyle nakledilir: Abdullah b. Mes'ud (r.a) dedi ki: Allah'ın Kitabı'nda iki ayet vardır. Günah işleyen herhangi bir kimse o iki ayeti okuyup Allah'a istiğfâr ettiği takdirde Allah Teâlâ onun günahını affeder. O ayetler şunlardır:
Bir günah işledikleri veya nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı anarak günahlarının bağışlanmasını isteyenler...
(Âlu İmran/135)
Kim bir fenâlık yapar, yahut nefsine zulmeder de Allah'tan mağfiret dilerse Allah'ı çok bağışlayıcı, çok merhamet edici bulur.
(En'am/l 10) Allah Teâlâ başka bir ayette de şöyle buyurmaktadır:
Artık rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Muhakkak ki Allah tevbeleri kabul edendir.
(Nasr/3)
Ve seherlerde Allah'tan mağfiret dileyenler... (Âlu İmrân/17)
Hadîsler
Hz. Peygamber (s.a) şu duayı çok okurdu:
Ey Allahım! Sen her çeşit eksiklikten uzak ve münezzehsin. Senin hamdinle bunları söyler ve yaparız. Ey Allahım! Beni affet! Çünkü kullarının tevbesini çokça kabul eden ve kullarına rahmette bulunan bir zatsın sen.100
Kim çokça istiğfâr ederse, Allah Teâlâ onun için her üzüntüden kurtuluş yolu, her darlıktan çıkış imkânı ihsân ettiği gibi, onun ummadığı yerden de rızık ihsân eder.101
Ben hergün yetmiş defa tevbe edip Allah Teâlâ'dan mağfiret talebinde bulunmaktayım.102
Hz. Peygamber'in geçmiş ve gelecek günahları (zelle'leri) affolunmakla beraber o yine de günde yetmiş defa af talebinde bulunurdu.
Benim kalbim ince bir pasla kaplanıyor. (Onu silmek için) her günde yüz defa Allah'tan af talebinde bulunuyorum.103
Kim yatağına girdiği zaman 'Kendisinden başka ilah olmayan, hayy ve kayyûm olan Allah'tan günahlarımın affını talep ediyorum' sözünü üç defa tekrar ederse, Allah Teâlâ onun bütün günahlarını denizlerin köpüğü kadar veya Temim sahrasının kumlarının adedi veya ağaç yapraklarının adedi veyahut da dünya günlerinin adedi kadar olsa bile affeder104.
Kim bir önceki hadîste geçen duayı okursa, düşman ile savaşırken kaçsa da yine günahları affolunur.105
Huzeyfe b. Yeman şöyle der: 'Benim aileme karşı dilim çok sertti. Bunun üzerine Hz. Peygamber'e 'Ey Allah'ın Rasûlü! dili-min beni ateşe sokmasından korkuyorum' dediğimde, Hz. Peygamber şöyle buyurdu: 'Senin istiğfâr etmekle aran nasıl?' Sonra sözlerini şöyle sürdürdü: 'Ben (Allah'ın Rasûlü olduğum halde) günde yüz defa istiğfâr ediyorum'.106
Hz. Âişe Rasûllullah'ın kendisine şöyle söylediğini anlatır: 'Eğer sen bir günah işlemişsen, Allah'tan af talebinde bulun ve O'na tevbe et. (Rasûlullah bu sözü Âişe validemize iftira edildiği zaman söylemiştir). Çünkü günâhtan tevbe etmek, o günâhı işlediğinden ötürü pişman olmak ve o günâhın affını Allah'tan di-lemek demektir'.107
Hz. Peygamber istiğfâr ederken şöyle buyurmuştur:
Ey Allah'ım! Hatamı, cehâletimi, işimdeki israfcılığımı ve senin benden daha iyi bildiğin (kusurlarımı), bana bağışla. Ey Allah'ım! Benim şakamı, ciddiyetimi, hatamı, kasden yaptığımı affet. Çünkü bu hataların bende olması mümkündür.
Ey Allah'ım! Benim geçmiş ve gelecek, gizli ve açık, ve senin benden daha iyi bildiğin zellelerimi bağışla. Zira birtakım kullarını tevfîkinle muvaffak kılan ve bir kısım kullarını da gazabınla geride bırakan sensin. Sen herşeye kâdirsin.108
Hz. Ali (r.a) şöyle anlatır: Ben öyle bir kimseydim ki, Hz. Peygamber'den bir hadîs dinlediğim zaman, Allah Teâlâ dilediği kadar beni ondan faydalandırırdı. Ashâb-ı kirâmdan herhangi biri Hz. Peygamber'den bir hadîs naklettiği zaman, o hadîsin Rasûlullah'a ait olduğuna dair ona yemin teklîf ederdim. Hadîsin Rasûlullah'a ait olduğuna dair yemin ettiği takdirde onu doğrular ve verdiği habere inanırdım. Ebu Bekir bana şu hadîsi nakletmiştir: 'Bir kul işlediği günahın hemen akabinde güzelce abdest alır, sonra kalkar, iki rek'at namaz kılar ve Allah'tan günâhının affını talep ederse muhakkak Allah onu affeder'.
Rasûlullah bu sözlerinden sonra şu ayet-i celîleyi okudu:
Bir günâh işledikleri veya nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı anarak hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenler, hem de yaptıkları günahlara bile bile ısrar etmemiş olanlar...
(Âlu İmran/135)
Ebu Hüreyre Hz. Peygamber'den şöyle rivayet eder:
Mü'min bir kimse, bir günah işlediği zaman kalbinde simsiyah bir nokta belirir. Eğer tevbe eder, o günahtan el çekerse ve günâhının affını Allah'tan talep ederse, kalbi o siyah noktadan temizlenir. Eğer günâhı gittikçe fazlalaşırsa o nisbette siyahlık da fazlalaşır. Öyle ki, sonunda o siyahlıkla kalp tamamen kaplanmış olur". İşte o siyahlık Allah Teâlâ'nın Kur'an'da beyan buyurduğu Ran'dır: 'Hayır, doğrusu onların kazandıkları günahlar kalplerini kaplamıştır'. (Mutaffifin/14) 109
Ebu Hüreyre Hz. Peygamber'den (s.a) şu hadîsi de rivayet etmektedir:
Allah Teâlâ (c.c) cennette kulunun derecesini yüceltir. Bunun üzerine kul Allah'tan sorar: 'Ey rabbim! Bu derece bana nereden gelmektedir?' Allah 'Senin evlâdının senin için af dilemesinden...' diye buyurur.110
Hz. Âişe Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet eder:
Ey Allahım! Beni iyilik yaptıkları zaman sevinen, kötülük yaptıkları zaman bağışlanma dileyen kullarından eyle!111
Kul herhangi bir günâhı işlediği zaman 'Ey Allahım! Beni bağışla' derse, buna karşılık Allah Teâlâ (c.c) kendisine şöyle cevap verir: 'Kulum bir günâh işledi ve bildi ki kendisini günahtan ötürü muâheze veya günâhını affeden bir rabbi vardır. Kulum! (Sen bu inançta olduktan sonra) istediğini yap, ben seni bağışlarım!'112
İstiğfâr eden bir kimse günde yetmiş defa aynı günâhı işlese dahi günahında ısrar etmiş sayılmaz.113
Hayatında hiçbir hayırlı iş yapmayan kişi, bir ara göklere bakarak dedi ki: 'Benim rabbim var! Ey rabbim! Beni affet'. Bunun üzerine Allah Teâlâ (c.c) kendisine 'Seni affettim' dedi.114
Kim bir günah işler ve Allah Teâlâ'nın o günâha muttalî olduğunu bilirse istiğfâr etmese dahi Allah Teâlâ bu kimseyi affeder.115
Diğer bir hadîs-i kudsî'de Allah Teâlâ (c.c) şöyle buyurmaktadır:
Ey kullarım! Benim koruduğum hariç, hepiniz günahkârsınız. Bu bakımdan benden günâhınızın affını dileyiniz ki, ben de sizi affedeyim. Kim, benim kendisini affetmeye muktedir olduğumu bilirse, ben onun hiçbir günâhına bakmaksızın onu affederim!116
Kim 'Sen her eksiklikten münezzehsin. Ben nefsime zulmettim. Kötülük işledim. Beni affet. Çünkü günahları affeden ancak sensin sen!' derse günahları karıncaların sayısı kadar da olsa onu affederim.117
100) Hâkim, (İbn Mes''ud'dan). Sahih olduğunu belirtmiştir.
101) Ebu Dâvud ve Nesâî, İbn Mâce ve Hâkim, İbn Abbas'tan sahih bir senedle)
102) Buharî, (Ebu Hüreyre'den)
103) Müslim
104) Tirmizî, (Ebu Said'den garib olarak)
105) Ebu Dâvud ve Tirmizî, (Zeyd b. Harise'deıı garib olarak). İmam Irâkî'ye göre hadisin ricâli şâyân-ı îtimad kimselerdir.
106)Nesâî, İbn Mâce ve Hâkim.(Hâkim'e göre Buharî ve Müslim'in şartlarına göre sahih'tir)
107) Müslim ve Buharî
108) Müslim ve Buharî, (Ebu Musa'dan)
109) Sünen sahipleri; Tirmizî hasen olduğunu söylemiştir.
110) Tirmizî, (sahih olarak); Nesâî, İbn Mâce ve İbn Hibban ve Hâkim
111) İmam Ahmed, (hasen bir senedle)
112) İbn Mâce
113) Ebu Dâvud ve Tirmizî, (Ebu Bekir'den garib olarak). Senedi kuvvetli
değildir.
114) İmam Irâkî hadîsin aslına rastlamadığını söylemektedir.
115) Taberânî, Evsat, (İbn Mes'ud'dan zayıf bir senedle)
116) Tirmizî ve İbn Mâce, (Ebu Zer'den hasen olarak)
117) Beyhâkî
Bir günah işledikleri veya nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı anarak günahlarının bağışlanmasını isteyenler...
(Âlu İmran/135)
Alkame ve el-Esved'den şöyle nakledilir: Abdullah b. Mes'ud (r.a) dedi ki: Allah'ın Kitabı'nda iki ayet vardır. Günah işleyen herhangi bir kimse o iki ayeti okuyup Allah'a istiğfâr ettiği takdirde Allah Teâlâ onun günahını affeder. O ayetler şunlardır:
Bir günah işledikleri veya nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı anarak günahlarının bağışlanmasını isteyenler...
(Âlu İmran/135)
Kim bir fenâlık yapar, yahut nefsine zulmeder de Allah'tan mağfiret dilerse Allah'ı çok bağışlayıcı, çok merhamet edici bulur.
(En'am/l 10) Allah Teâlâ başka bir ayette de şöyle buyurmaktadır:
Artık rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Muhakkak ki Allah tevbeleri kabul edendir.
(Nasr/3)
Ve seherlerde Allah'tan mağfiret dileyenler... (Âlu İmrân/17)
Hadîsler
Hz. Peygamber (s.a) şu duayı çok okurdu:
Ey Allahım! Sen her çeşit eksiklikten uzak ve münezzehsin. Senin hamdinle bunları söyler ve yaparız. Ey Allahım! Beni affet! Çünkü kullarının tevbesini çokça kabul eden ve kullarına rahmette bulunan bir zatsın sen.100
Kim çokça istiğfâr ederse, Allah Teâlâ onun için her üzüntüden kurtuluş yolu, her darlıktan çıkış imkânı ihsân ettiği gibi, onun ummadığı yerden de rızık ihsân eder.101
Ben hergün yetmiş defa tevbe edip Allah Teâlâ'dan mağfiret talebinde bulunmaktayım.102
Hz. Peygamber'in geçmiş ve gelecek günahları (zelle'leri) affolunmakla beraber o yine de günde yetmiş defa af talebinde bulunurdu.
Benim kalbim ince bir pasla kaplanıyor. (Onu silmek için) her günde yüz defa Allah'tan af talebinde bulunuyorum.103
Kim yatağına girdiği zaman 'Kendisinden başka ilah olmayan, hayy ve kayyûm olan Allah'tan günahlarımın affını talep ediyorum' sözünü üç defa tekrar ederse, Allah Teâlâ onun bütün günahlarını denizlerin köpüğü kadar veya Temim sahrasının kumlarının adedi veya ağaç yapraklarının adedi veyahut da dünya günlerinin adedi kadar olsa bile affeder104.
Kim bir önceki hadîste geçen duayı okursa, düşman ile savaşırken kaçsa da yine günahları affolunur.105
Huzeyfe b. Yeman şöyle der: 'Benim aileme karşı dilim çok sertti. Bunun üzerine Hz. Peygamber'e 'Ey Allah'ın Rasûlü! dili-min beni ateşe sokmasından korkuyorum' dediğimde, Hz. Peygamber şöyle buyurdu: 'Senin istiğfâr etmekle aran nasıl?' Sonra sözlerini şöyle sürdürdü: 'Ben (Allah'ın Rasûlü olduğum halde) günde yüz defa istiğfâr ediyorum'.106
Hz. Âişe Rasûllullah'ın kendisine şöyle söylediğini anlatır: 'Eğer sen bir günah işlemişsen, Allah'tan af talebinde bulun ve O'na tevbe et. (Rasûlullah bu sözü Âişe validemize iftira edildiği zaman söylemiştir). Çünkü günâhtan tevbe etmek, o günâhı işlediğinden ötürü pişman olmak ve o günâhın affını Allah'tan di-lemek demektir'.107
Hz. Peygamber istiğfâr ederken şöyle buyurmuştur:
Ey Allah'ım! Hatamı, cehâletimi, işimdeki israfcılığımı ve senin benden daha iyi bildiğin (kusurlarımı), bana bağışla. Ey Allah'ım! Benim şakamı, ciddiyetimi, hatamı, kasden yaptığımı affet. Çünkü bu hataların bende olması mümkündür.
Ey Allah'ım! Benim geçmiş ve gelecek, gizli ve açık, ve senin benden daha iyi bildiğin zellelerimi bağışla. Zira birtakım kullarını tevfîkinle muvaffak kılan ve bir kısım kullarını da gazabınla geride bırakan sensin. Sen herşeye kâdirsin.108
Hz. Ali (r.a) şöyle anlatır: Ben öyle bir kimseydim ki, Hz. Peygamber'den bir hadîs dinlediğim zaman, Allah Teâlâ dilediği kadar beni ondan faydalandırırdı. Ashâb-ı kirâmdan herhangi biri Hz. Peygamber'den bir hadîs naklettiği zaman, o hadîsin Rasûlullah'a ait olduğuna dair ona yemin teklîf ederdim. Hadîsin Rasûlullah'a ait olduğuna dair yemin ettiği takdirde onu doğrular ve verdiği habere inanırdım. Ebu Bekir bana şu hadîsi nakletmiştir: 'Bir kul işlediği günahın hemen akabinde güzelce abdest alır, sonra kalkar, iki rek'at namaz kılar ve Allah'tan günâhının affını talep ederse muhakkak Allah onu affeder'.
Rasûlullah bu sözlerinden sonra şu ayet-i celîleyi okudu:
Bir günâh işledikleri veya nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı anarak hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenler, hem de yaptıkları günahlara bile bile ısrar etmemiş olanlar...
(Âlu İmran/135)
Ebu Hüreyre Hz. Peygamber'den şöyle rivayet eder:
Mü'min bir kimse, bir günah işlediği zaman kalbinde simsiyah bir nokta belirir. Eğer tevbe eder, o günahtan el çekerse ve günâhının affını Allah'tan talep ederse, kalbi o siyah noktadan temizlenir. Eğer günâhı gittikçe fazlalaşırsa o nisbette siyahlık da fazlalaşır. Öyle ki, sonunda o siyahlıkla kalp tamamen kaplanmış olur". İşte o siyahlık Allah Teâlâ'nın Kur'an'da beyan buyurduğu Ran'dır: 'Hayır, doğrusu onların kazandıkları günahlar kalplerini kaplamıştır'. (Mutaffifin/14) 109
Ebu Hüreyre Hz. Peygamber'den (s.a) şu hadîsi de rivayet etmektedir:
Allah Teâlâ (c.c) cennette kulunun derecesini yüceltir. Bunun üzerine kul Allah'tan sorar: 'Ey rabbim! Bu derece bana nereden gelmektedir?' Allah 'Senin evlâdının senin için af dilemesinden...' diye buyurur.110
Hz. Âişe Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet eder:
Ey Allahım! Beni iyilik yaptıkları zaman sevinen, kötülük yaptıkları zaman bağışlanma dileyen kullarından eyle!111
Kul herhangi bir günâhı işlediği zaman 'Ey Allahım! Beni bağışla' derse, buna karşılık Allah Teâlâ (c.c) kendisine şöyle cevap verir: 'Kulum bir günâh işledi ve bildi ki kendisini günahtan ötürü muâheze veya günâhını affeden bir rabbi vardır. Kulum! (Sen bu inançta olduktan sonra) istediğini yap, ben seni bağışlarım!'112
İstiğfâr eden bir kimse günde yetmiş defa aynı günâhı işlese dahi günahında ısrar etmiş sayılmaz.113
Hayatında hiçbir hayırlı iş yapmayan kişi, bir ara göklere bakarak dedi ki: 'Benim rabbim var! Ey rabbim! Beni affet'. Bunun üzerine Allah Teâlâ (c.c) kendisine 'Seni affettim' dedi.114
Kim bir günah işler ve Allah Teâlâ'nın o günâha muttalî olduğunu bilirse istiğfâr etmese dahi Allah Teâlâ bu kimseyi affeder.115
Diğer bir hadîs-i kudsî'de Allah Teâlâ (c.c) şöyle buyurmaktadır:
Ey kullarım! Benim koruduğum hariç, hepiniz günahkârsınız. Bu bakımdan benden günâhınızın affını dileyiniz ki, ben de sizi affedeyim. Kim, benim kendisini affetmeye muktedir olduğumu bilirse, ben onun hiçbir günâhına bakmaksızın onu affederim!116
Kim 'Sen her eksiklikten münezzehsin. Ben nefsime zulmettim. Kötülük işledim. Beni affet. Çünkü günahları affeden ancak sensin sen!' derse günahları karıncaların sayısı kadar da olsa onu affederim.117
100) Hâkim, (İbn Mes''ud'dan). Sahih olduğunu belirtmiştir.
101) Ebu Dâvud ve Nesâî, İbn Mâce ve Hâkim, İbn Abbas'tan sahih bir senedle)
102) Buharî, (Ebu Hüreyre'den)
103) Müslim
104) Tirmizî, (Ebu Said'den garib olarak)
105) Ebu Dâvud ve Tirmizî, (Zeyd b. Harise'deıı garib olarak). İmam Irâkî'ye göre hadisin ricâli şâyân-ı îtimad kimselerdir.
106)Nesâî, İbn Mâce ve Hâkim.(Hâkim'e göre Buharî ve Müslim'in şartlarına göre sahih'tir)
107) Müslim ve Buharî
108) Müslim ve Buharî, (Ebu Musa'dan)
109) Sünen sahipleri; Tirmizî hasen olduğunu söylemiştir.
110) Tirmizî, (sahih olarak); Nesâî, İbn Mâce ve İbn Hibban ve Hâkim
111) İmam Ahmed, (hasen bir senedle)
112) İbn Mâce
113) Ebu Dâvud ve Tirmizî, (Ebu Bekir'den garib olarak). Senedi kuvvetli
değildir.
114) İmam Irâkî hadîsin aslına rastlamadığını söylemektedir.
115) Taberânî, Evsat, (İbn Mes'ud'dan zayıf bir senedle)
116) Tirmizî ve İbn Mâce, (Ebu Zer'den hasen olarak)
117) Beyhâkî
Zikr Ve Deavat
- Bazı Önemli Hâdiselerin Vukûu Ânında Vârid Olan
- Belirli Kişilere ve Sebeplere Atfedilen Me'sur Dualar
- Duanın Âdâbı
- Duânın Âdâbı, Fazileti ve Bazı Me'sur Duaların, İstiğfâr ve Salavât-ı Şerîfelerin Fazileti
- Duanın Faydası
- Giriş (Zikirler ve Dualar)
- Hz. Âişe'nin Duası
- Hz. Ömer'in Hz. Peygamber'e Duası
- Hz. Peygamber'den Vârid Olan İstiâzeler
- İstiğfâr'ın Fazileti
- Kısa ve Uzun Olmak Üzere Zikr'in Fazileti
- Lâ İlâhe İllallah'ın Fazileti
- Rasûlullah'a Okunan Salâvat-ı Şerîfe'nin ve Rasûlullah'ın Fazileti
- Rasûlullah'tan ve Ashâb-ı Kirâmdan, Senedleri Zikredilmeyen Me'sur Dualar
- Seyyid'ul-İstiğfâr
- Tesbih, Hamd ve Diğer Zikirlerin Fazileti
- Zikir Meclislerinin Fazileti