Giriş

Hamd, kâinatın düzenini sağlayan, yeri ve gökleri yaratan, tatlı suyu bulutlardan indiren ve o su ile taneler ve bitkileri çıkaran Allah'a mahsustur. O Allah ki bütün canlıların rızıklarını takdir etmiş, sâlih ameller yapması hususunda kuluna yardım etmiştir.

Apaçık mu'cizelerin sâhibi Hz. Muhammed'e (s.a), onun âline ve ashabına salât ve selâm olsun. Öylesine bir salât ki, vakitlerin geçmesiyle tekrarlanır, saatlerin birbirini takip edişiyle artıp katmerleşir.

Bunlardan sonra muhakkak ki akılların hedefi, sevap evinde (cennette) Allah Teâlâ'ya kavuşup O'nun cemâlini doya doya seyretmektir. Bu da sadece ilim ve amel ile olur. İlim ve amelde devamlılık imkânı ise, ancak bedenin sıhhatine bağlıdır. Bedenin sıhhati ise, ancak yeterli gıdalarla mümkün ve vakitlerin tekerrürüyle ihtiyaç kadarını o gıdalardan almakla kaimdir. İşte bu sebepten ötürü bazı salihler yeyip içmeyi dinin gereklerinden saymışlardır.

Nitekim âlemlerin rabbi olan Allah bu hususu belirtmekte ve dikkatleri çekmektedir:
Ey Rasûller! Helâl şeylerden yeyiniz ve sâlih ameller işleyiniz... (Mü'minûn/51)

Bu bakımdan ilim ve amele yardımcı olması ve takvâya doğru adım atmasına imkân vermesi için yiyen bir kimsenin nefsini başı boş ve konrolsüz bırakması uygun bir hareket değildir. Çünkü böyle yaptığı takdirde nefis, meraya dalan hayvanlar gibi, yemeye dalacaktır. Oysa dini ayakta tutan ve gereklerini yerine getirmek için yenilen yemeğin üzerinde dinin nûrlarının parlaması gerekir. Dinin nûrları ise, kulu frenliyen dinin âdab ve sünnetleridir. Muttaki bir kimse, bu sünnet ve âdabla gemlenmeli ki, ilâhî nizamın hassas ve şaşmaz terazisiyle yemeğe karşı olan şehvetini tartabilsin ve dolayısıyla günahları atmaya ve sevapları kazanmaya vesile olsun. Her ne kadar yemekte nefsin zevk alması varsa da (yine günâhı atmaya ve sevabı kazanmaya vesile olur).

Hz. Peygamber şöyle demiştir:
Kişi, yediği ve ailesine yedirdiği lokmadan bile ecir alır.1

Bu da yemek yemenin âdâb ve sünnetlerine riayet etmekle mümkün olur. İşte biz burada yemekteki dinî vazifeleri; farzını, sünnetini, mürüvvet ve şeklini dört bölüm ve bir fasılda anlatacağız.

Birinci Bölüm: Tek başına olsa bile yemek yiyen kimsenin riayet etmekle mükellef olduğu hususlar.

İkinci Bölüm: Toplu olarak yemek yemenin gerekleri

Üçüncü Bölüm: Misafire yemek ikram etmenin âdâbı

Dördüncü Bölüm: Davet ve ziyafet âdâbı

1) Buhârî, (Sa'd b. Ebî Vakkas'dan)