İtaatin Fazileti
Bilesin ki. Allah (C.C)'a ibadet etmek bütün iyiliklerin toplamidir. Ulu Allah (C.C.) Kur'an-i Kerim'in bir çok âyetinde kullari buna tesvik etmis, insanlari nefislerin karanliklarindan çikarip Allah (C.C)'i tanimanin aydinligina kavussunlar ve Allah (C.C)'dan korkanlar için, içinde hiç bir gözün görmedigi, hiç bir kulagin isitmedigi ve hiç kimsenin hayalinden geçmemis olan nimetlerin hazirlanmis oldugu cennete girebilsinler diye Ulu Allah (C.C), peygamberleri göndererek insanlari ibadet etmeye çagirmistir.
Cûnki insanlar bosu bosuna yaratilmamislardir. Tersine kötülük isleyenler isledikleri kötülügün karsiligini görsün ve iyilik yapanlar iyilikle mükâfatlansinlar diye yaratilmislardir. Allah (C.C)'in kullarin ibadetine ihtiyaci yoktur, insanlarin O'na karsi gelmesi O'na ne bir zarar verebilr ve ne de uluguna bir eksiklik getirebilir.
«— Eger bütün insanlar kendilerini büyük görüp Allah (C.C)'a kulluk etmekten vazgeçerlerse bilmis olsunlar ki Rabb'inm katinda bulunanlar (melekler) gecegündüz. hiç bikmadan O'nu tesbih ederler», «Iyilik isleyen kendine isler, kötülük yapan da kendi zararina yapmis olur. Allah (C.C)'in hiç bir seye ihtiyaci yoktur, fakir olan sizlersiniz. »
Sasilir ki. içimizden biri bir köle satin alinca, onun gereken hizmeti seve seve yapmasini, belirli ve degeri önemsiz bir maden karsiliginda ona sahip olan efendisinin her emrine boyun egmesini ister. Bir hata yüzünden köleyi gözünden düsürür, ona öfkelenir, belki de ya ücretini keser, ya da onu kovar, veya satisa çikarir.
O halde bize ne oluyor da bizi yoktan var ederek en mükemmel kivama getiren yagmur tanesi sayisinca kusur isledigimiz halde, yokluklari helakimiz demek olan nice nimet ve destegini bizden alikoymayan gerçek efendimize ibadet etmiyoruz. Bizleri bir kusurumuz üzerine yakalayip hesaplasmaya çekebilecegi halde mühlet verirsek bizde tevbe edelim de kusurumuzu bagislasin, kabahatimizi örtsün.
Aklin basinda olan kimse ibadete lâyik olan Rabb'ini tanimakta ve bütün varligi ile O'na yönelerek rizasini dilemekte gecikmez. Her isledigi günahtan tevbe ederek yaraticisina siginir, O'nun rahmetinden hiç bir zaman umut kesmez, nimetlerine sükrederek sevgisini arar ve buna devam ederek ola ki. O'nun sevgisini kazananlarin defterini yazilir da, kendisi efendisine kavusmaya arzulu efendisi ise onu yanina almaktan daha arzulu iken ölür.
Ebu Derdâ, Kâ'b Ibni Ahbar'a (R. Anhuma): «Bana Tevrat'taki âyetlerin en özlüsünü bildir» dedi. Kâ'b da ona söyle cevap verdi:
Allah (C.C) buyurur ki: "iyi kullar bana kavusmayi uzun müddet özler, ben de onlara kavusmayi daha siddet ite özlerim." Bu âyetin yanibasinda da sunlar yazilidir:
"Seni arayan bulur, benden baskasini arayan beni bulamaz."
Ebu Derdâ (R.A.) der ki «Peygamber'imizin (S.A.S.) böyle buyururken isittigime kendim sahidim:
Hz. Davud (A.S) hakkinda varit olan haberlere göre ulu Allah (C.C.) ona buyurdu ki:
«— Ey Davud! Yer yüzü halkina bildir ki, beni seveni ben de severim. Benim ile oturanin ben de yoldasiyim. Benim zikrimi aliskanlik haline getirenin yakiniyim. Beni arkadas edinenin arkadasiyim. Beni seçeni ben de tercih ederim. Bana itaat edenin ben de dilegini yerine getiririm. Beni sevdigini kalbinden kesinlikle ögrendigim kulu mutlaka kendime kabul eder, onu hic bir canli yarattigimin gösteremedigi derecede ileri bir sevgi ile severim. Beni gerçekten arayan bulur, benden baskasinin pesinde olan beni bulamaz.
Ey yer halki, etkisi altinda bulundugunuz aldanistan siyrilarak benim yolumda olmayi araysniz ki, ben de size yakin olayim ve bir en önce size sevgimi nasib edeyim.
Çünki ben sevdiklerimi Halilim ibrehim, Neciyyîm Musa ve Safiyyim Muhammed'in mayalari ile bir yarattim. Beni özleyenlerin kalbini nurumdan yaratarak celâlim ile besledim.»
Seleften bir zattan rivayet olunduguna göre ulu Allah (C.C.) siddiklardan birine söyle vahyetti:
"Benim öyle kullarim vardir ki, beni severler, ben de onlari severim. Onlar beni özler, ben de onlari özlerim. Onlar beni zikr eder, ben de onlarin zikrine mukabele ederim. Onlar bana bakar, ben de onlara bakarim. Eger sende onlarin yolunu tutarsan seni de severim, onlardan ayri düsersen, gözümden düsersin.»
Siddik kul Allah (C.C)'a: «Yâ Rabb'i, onlarin alâmetleri nelerdin» diye sordu.
Ulu Allah (C.C) siddik kuluna söyle buyurdu:
"Müsfik bir çoban, sürüsünü nasil günesten esirgerse onun gibi gündüzleri gölgelere siginirlar. Günesin batmasini dört gözle bekleyip gün batar - batmaz hemen yuvasina ucan kusun sabirsizligi ile günün batmasini beklerler. Gece basar karanlik çöker, yataklar serilir, koltuklar kurulur ve herkes sevdigi ile basbasa kalir kalmaz ayaktan üzerine dikilip yüz üstü yere serilerek benim kelâmim ile bana yalvarmaya koyulurlar. Onlara verdigim nimetlere karsilik bana sadakat arzederler.
Gâh feryad ederler, gâh sessizce gözyasi dökerler. Gah, ahu vah ederler gâh tutumlari karsisinda hayiflanirlar. Gâh ayakta ve gâh oturma halindedirler. Gâh rukûda ve gâh secdededirler. Ne benim ugrumda çektikleri sikinti gözümden kaçar ve ne de bana olan sevgileri yüzünden yakinmalari isitmemin disinda kalir.
Onlara ilk adimda bagisim su üc seydir:
«1 — Nurumun bir parçasini kalblerine saçarim da ben onlardan nasil haber verirsem onlar da benden ayni sekilde haber verirler.
2 — Gökler, yerler ve gökler ile yerlerde var olan her sey onlarin amel terazilerinin kefesine konsa bütün bunlari gözlerine az gösteririm.
3 — Rizam ile onlara dogru yönelirim, kendilerine dogru yöneldigim dostlarimin onlara ne vermek istedigimi bildiklerini görürsün.»
"Ahbar-ud Davud" isimli esere göre ulu Allah (C.C.) Hz. Davud (A.S)'a söyle vahyetti:
«— Yâ Davud! Daha ne zamana kadar hep cenneti düsünecek ve bana karsi özlem duymaya talip olmayacaksin?»
Hz. Davud (A.S), Ulu Allah (C.C)'a: «seni özleyenler kimlerdir» diye sorar.
Allah (C.C) ona söyle cevap verir:
"Beni özleyenler, her türlü kederden arindirip saflastirdiklarim, benden çekinmeleri için ikaz ettiklerim ve kalblerinde bana bakabilecekleri delikler açtiklarimdir.
Ben onlarin kalblerini kendi avucuma alarak göge çikaririm, sonra da seçkin meleklerimi çagiririm. Hepsi hemen önümde secdeye kapanirlar. Onlara derim ki: «ben sizi bana secdeye varasiniz diye degil, benim özlemim ile yananlarin kalplerini size göstereyim ve sizinle onlara iftihar edeyim diye çagirdim« Çünki yeryüzü halkina günesin aydinlik saçtigi gibi beni özleyenlerin kalbi de gökte meleklerime isik saçar.
Ey Davud! Ben, özlemlilerimin kalbini hosnutlugumdan yaratarak öz nurumla besledim, onlari kendime söz arkadasi olarak seçtim. Yer yüzüne onlarin vücûdlari araciligi ile bakarim. Kalblerinde bakislarini bana ulastiran bir yol açtim. Bana karsi duyduklari özlem günden güne artar.»
Hz. Davud (A.S.) «yâ Rabb'i, sevgililerini bana göster» der.
Bunun üzerine ulu Allah (C.C.) ona söyle buyurur:
Yâ! Davud Lübnan dagina var. Orada genc, ihtiyar ve orta yaslilardan meydana gelen on dört kisi var. Yanlarina varinca benden onlara selâm söyle ve onlara de ki. Rabb'iniz size söyle diyor:
«Benden istediginiz bir sey var mi? Siz benim arinmis dostlarimsiniz ve sevdiklerimsiniz. Sizin sevinmenize bende sevinirim muhabbetinize kosarim.»
Hz. Davud (A.S), bu grubun yanina varinca onlari bir pinarin basinda Allah (C.C)'in ululugu hakkinda düsünceye dalmis olarak bulur. Hz. Davud (A.)'u görünce ondan uzak kalmak için yerlerinden siçrayip kalkarlar. Bu sirada Hz. Davud (A.S) onlara der ki: «Ben Allah (C.C)'in size gönderdigi bir elciyim. Rabb'inizin buyrugunu size bildirmeye geldim.»
Bu sözleri duyunca yönlerini Hz. Davud (A.S)'a çevirirler. Kulaklarini ona dogru vererek bakislarini yere çevirirler. Hz. Davud (A.S) onlara «ben size Allah (C.C) tarafindan elçi olarak geldim. O - size selam söylüyor ve söyie buyuruyor:
«— Bir arzunuz yok mu? Bana seslenir misiniz ki, sesinizi ve sözünüzü duyayim. Siz benim seçkin dostlarim ve yakinlarimsiniz. Sizin sevinciniz beni de sevindirdigi için sizi hosnut etmeye derhal yönelirim. Müsfik, yumusak kalbli bir anne çocugu üzerine nasil titrerse size her an öyle bakarim.»
Bu sözleri duyunca hepsinin gözleri yasardi ve yaslari süzülerek yanaklarina indi.
En yaslîlari konusarak "Sübhaneke, sübhaneke (seni noksan sifatlardan tenzih ederim, seni noksan sifatlardan tenzih ederim). Biz senin zavalli kullariniz. Atalarimiz da senin zavalli kullarin idi. Bizi afveyle, ömrümüzün su anina kadar kalblerimiz sana zikretmekten bir an bile geri kalmadi." der.
Arkasindan bir digeri de söz alarak «sübhaneke, sübhaneke. Biz senin zavalli kullariniz ve senin zavalli kullarinin çocuklariyiz. Binaneleyh aramizdaki muhabbete hüsnü nazar ederek bize minnet buyur der.
Bir baskasi, süphaneke, süphaneke biz senin kullarin ve kullarinin çocuklariyiz. Sen bizim kendi umurumuza dair bir hacetimiz olmadigini bilirken. Duaya cüret edebilir miyiz, sen bize yolunda devami nasip et. Bununla bize olan bagisini tamamla der.
Arkadasin bir baskasi söze girerek «biz senin rizanin pesinde gerektigi sekilde kosamiyoruz. Cömertligin sayesinde bu konuda bize yardim eyle» der.
Arkasindan bir digeri söz alarak: «Bizi bir damla bel suyundan (meniden) yarattin, bize buna ragmen ululugunu düsünebilme yetenegini bagisladin. Senin ululuguna dalanlar, celâlini düsünenler konusmaya cür'et edebilirler mi? Nuruna yaklasmamizi istedikten sonra senden ne istemeye dilimiz varabilir ki?» der.
Arkasindan söze giren bir digeri «sevdiklerine olan bagislarinin bollugu. dostlarina yakinligin ve saninin ululugu celâliyle sana dua etmekten dillerimiz acizdir.» der.
Arkasindan bir baskasi söz alarak «Kalblerimizi seni zikretmeye yönelten, sirf seni düsünebilmeye yatkin bir gönül anligi kazanmamizi saglayan sensin. Sana sükür hususundaki yetersizliklerimizi afveyle» der.
Arkasindan söze giren bir baskasi «dilegimizi sen bilip duruyorsun, bu dilek sadece senin vechine bakabilmektir.» der.
Arkasindan bir baskasi söz alarak: «Köle efendisine karsi nasil cür'et edebilir? Madem ki, öz cömertliginin eseri olarak bize dua etmeyi emrettin. Gökyüzünün karanlik katlan arasinda sana ulasabilmek için bize yolumuzu aydinlatacak isik da bagisla» der.
Arkasindan bir digeri söze girerek: «ibadetlerimizi kabul buyurmani ve her zaman sana ibadet etmeyi bize nasip eylemeni dileriz»
Arkasindan söz alan bir baskasi «baskalarindan farkli olmamizi saglayan üzerimizdeki nimetlerini tamama erdirmeni dileriz» der.
Arksindan bir digeri söz alarak «yarattiklarin arasinda hiç bir seye ihtiyacimiz yok. Yalniz bize cemalinin vechini görebilmeyi bagisla» der.
Arkasindan dile gelen bir digeri: «arkadaslarimdan ayri olarak senden gözümü dünyaya ve dünyalilara karsi kör eylemeni ve kalbimi Âhiretten baska hiç bir sey ile ilgilenmez kilmani dilerim» der.
Arkasindan bir baskasi söz alarak «ey sani yüce ve ulu Allah (C.C)'im! Dostlarimi sevdigini artik kesinlikle ögrendim. Bize kalbimizin senden baska her sey ile ilgisini keserek sirf senin ile ilgilenmesini bagisla» der.
Lübnan dagindaki on bes Allah (C.C) sevgilisinin bu cevaplan üzerine ulu Allah (C.C.) Hz. Davud (A.S) vasitasiyle onlara söyle vahyetti:
"Söylediklerinizi duydum, isteklerinizi kabul ettim. Simdi biribirinizden ayrilin, simdi herkes kendine bir sigmak bulsun. Ben sizin iie aramdaki perdeleri kaldiracagim, böylelikle celâlime ve nuruma bakacaksiniz.»
Hz. Davud (A.S): «yâ Rabb'i, bunlar ne sayesinde senin katinda bu yüksek dereceyi kazandilar» diye sorar.
Ulu Allah (C.C.) ona su cevabi verir:
«— Bu dostlarim, nail olduklari bu mertebeye benim hakkimda iyi düsündükleri için, dünyadan ve dünyalilardan uzak durduklari için. benim ile basbasa kalip bana yalvardiklarindan dolayi ulasmislardir.
Bu mertebeye ancak dünya ile dünyalilardan terkederek, onun ile ilgili hiç bir seyi diline almayanlar, beni bütün yarattiklarina tercih ederek kalbini sirf bana ayiranlar varabilir.
Böyle kullanma ben de bagisimla yönelerek nefsini diger her türlü ilgiden alikorum, nihayet onun ile aramizdaki perdeyi kaldirarak herhangi bir seye bakar gibi beni görmesini saglarim. Her an ona kerametimi göstererek onu vechimin nuruna yaklastirirm. Eger hasta olacak olsa müsfik bir anne çocuguna nasil bakarsa ben de ona öyle bakarim. Eger susayacak olsa beni zikretmenin tadini taddirarak onu suya kandiririm.
«Ey Davud! Bütün bunlari ona yapinca nefsini dünyaya ve dünyalilara karsi körelterek, hiç birini sevmemesini saglarim. Bütün ilgisi her an sirf bana yönelir, bana bir an önce kevusmayi diler. Oysa ki, ben onun canini almayi istemem. Cünki o varliklarim arasinda bakislarimin yeridir. Ne o benden baskasini görür ve ne ben ondan baskasina bakarim.
«Ey Davud, benim böyle bir kulumu görsen, nefsi erimis, vücûdu süzülmüstür. Fakat benim zikrimi duyunca kalbi hoplar ve azalari kanadlanir. Onun ile meleklerime karsi övünürüm. Gök halki onu görünce benden daha çok çekinir ve daha çok ibadet etmeye yönelirler.
Ey Davud! izzetim ve celâlim hakki için böyle kulumu cennetime oturtacak ve kendisine cemâlimi gösterip hosnutlugunu ve hosnutlulugunun da ötesini saglayarak özlemini dindirecegim!
Yine Hz. Davud (A.S)'a ait haberlerde söyle varit olmustur:
"Ey Davud! Benim sevgime yönelen kullarima de ki: «Varliklar ile aramda perde bulunmasina ragmen sizin ile aramdaki perdeyi kaldirarak bana kalb gözleriniz ile bakmanizi saglayinca daha ne istersiniz? Dinimi önlerine serince dünyanin onlardan uzak tuttugum nimetleri nedir ki? Benim hosnutlugumu kendilerine kazandirdiktan sonra insanlarin nefreti onlar için ne mana ifade eder"?.
Yine o haberlerde söyle denilmektedir: Ulu Allah (C.C.) Hz. Davud'a (A.S.) sunlari vahyetti:
"Sen beni sevdigini saniyorsun. Eger beni gerçekten seviyorsan kalbinden dünya sevgisini çikar, çünki benim sevgim ile dünya sevgisi ayni kalbde biraraya gelemez.
Ey Davud! Benim sevdigimi gönülden sev. Dünya halki ile de görünüsü idare ederek geçin, git. Dinine noktasi noktasina uy, dinî görevlerinde baskalarina özenme.
Benim sevgime ters düsmedigi sence apaçik olan seylere yapis, fakat benim sevgim ile bagdasip bagdasmayacagi hususunda seni süphelendiren konularda bana uy da ben hemen seni dogruya yöneltip düzeltip düzeltmeye kosarim. Senin rehberin ve yol göstericin olurum. Sen istemeden sana verir ve karsilastigin sikintilarda senin yardimcin olurum.
Ben kendi nefsim hakki için yemin ettim ki, dilek ve iradesinin hedefi önünde teslimiyet arzetmek olmayan ve bensizligi düsünmeyen, hiç bir kula sevap vermem ve böyle olabilirsen zillet ve yabanciligi senden uzaklastirir ve kalbine zenginligi yerlestiririm.
Yine ben nefsim hakki için yemin ettim ki, benim ile ilgili münasebetlerinde ameline bakarak kendine güvenen kulu, mutlaka ameli ile basbasa birakirim. Sadece amelin ile çatismayan seyleri bana izafe et ki, sonra basin derde girmesin. O zaman yanindakilerin sana hiç bir faydasi dokunmaz.
Beni tanimaya sinir koyma. Çünki, Onun sonu yoktur. Benden daha çok ma'rifet nuru Istersen sana veririm. Bu arada benim ma'rifetimin nurunun artisina sinir tanima.
Sonra israilogullarina bildir ki, benim ile varliklarindan herhangi biri arasinda soy bagi yoktur. Onlarin arzu ve iradeleri benim katimda deger kazansin ki, onlara hiç bir gözün görmedigi, hiç bir kulagin isitmedigi ve hiç bir insan hayalinin canlandiramayacagi nimetler bagislayayim.
Iki gözünün arasina beni koy ve kalb gözün ile bana bak. Basindaki gözlerinle akillarina perde gerdigim kimselere bakma, onlar ona güvenerek sasirdilar bende onlari sevabimdan mahrum ederek kirlettim.
Izzet ve celâlime yemin ettim ki, deneme ve ileriye erteleme düsüncesi ile bana ibadet etmeye girisenlere sevap vermem. Ögrencilerine karsi alcak gönüllü ol. Müridlerin sevkini kiracak sekilde ileri - geri konusma. Bana muhabbet besleyenler, müridlerin benim katimdaki degerini bilseler onlarin yoluna toprak olurlerdi.
Ey Davud! Eger bir müridi içinde bulundugu sarhosluktan kurtararak ayik hale getirirsen, seni katimda «gayretli» oîarak yazarim. Benim katimda «gayretli» olarak yazdiklarim hic bir zaman yalnizliga düserek beskasina muhtaç olmaz.
Ey Davud! Sözümü tut, kendi için kendinden ibret al, onun arzularina uyma ki, sevgim ile arana perde germeyeyim. Rahmetimden kullarimin ümidini kestir. Benim için nefsinin arzularini gemle, benim nefsin arzularini boyun egmeyi sadece zayif iradeli kullarima mübah kildim.
Saglam iradeliler için nefsin arzularina uymak ne demek! Bu tutum, bana yalvarmanin tadini azaltir. Saglam irade ve iman sahipleri nefislerinin arzularina kapildiklari takdirde, kendilerine ulasacak en hafif cezam, akillari ile arama perde germektir. Çünki ben sevdigime dünyayi lâyik görmem. Onu ondan uzak tutarim.
Yâ Davud! Benim ile arana saskinligi ile perde koyacak olan alimi aramiza alma. Onlar beni murad eden kullarimin yol kesicileridir. Devamli oruç tutmayi nefsinin arzularim kirmada yardimci tut, sakin oruca ara vermeyi denemeye kalkisma. Cünki oruca muhabbetim kesintisizliktir.
Cûnki insanlar bosu bosuna yaratilmamislardir. Tersine kötülük isleyenler isledikleri kötülügün karsiligini görsün ve iyilik yapanlar iyilikle mükâfatlansinlar diye yaratilmislardir. Allah (C.C)'in kullarin ibadetine ihtiyaci yoktur, insanlarin O'na karsi gelmesi O'na ne bir zarar verebilr ve ne de uluguna bir eksiklik getirebilir.
«— Eger bütün insanlar kendilerini büyük görüp Allah (C.C)'a kulluk etmekten vazgeçerlerse bilmis olsunlar ki Rabb'inm katinda bulunanlar (melekler) gecegündüz. hiç bikmadan O'nu tesbih ederler», «Iyilik isleyen kendine isler, kötülük yapan da kendi zararina yapmis olur. Allah (C.C)'in hiç bir seye ihtiyaci yoktur, fakir olan sizlersiniz. »
Sasilir ki. içimizden biri bir köle satin alinca, onun gereken hizmeti seve seve yapmasini, belirli ve degeri önemsiz bir maden karsiliginda ona sahip olan efendisinin her emrine boyun egmesini ister. Bir hata yüzünden köleyi gözünden düsürür, ona öfkelenir, belki de ya ücretini keser, ya da onu kovar, veya satisa çikarir.
O halde bize ne oluyor da bizi yoktan var ederek en mükemmel kivama getiren yagmur tanesi sayisinca kusur isledigimiz halde, yokluklari helakimiz demek olan nice nimet ve destegini bizden alikoymayan gerçek efendimize ibadet etmiyoruz. Bizleri bir kusurumuz üzerine yakalayip hesaplasmaya çekebilecegi halde mühlet verirsek bizde tevbe edelim de kusurumuzu bagislasin, kabahatimizi örtsün.
Aklin basinda olan kimse ibadete lâyik olan Rabb'ini tanimakta ve bütün varligi ile O'na yönelerek rizasini dilemekte gecikmez. Her isledigi günahtan tevbe ederek yaraticisina siginir, O'nun rahmetinden hiç bir zaman umut kesmez, nimetlerine sükrederek sevgisini arar ve buna devam ederek ola ki. O'nun sevgisini kazananlarin defterini yazilir da, kendisi efendisine kavusmaya arzulu efendisi ise onu yanina almaktan daha arzulu iken ölür.
Ebu Derdâ, Kâ'b Ibni Ahbar'a (R. Anhuma): «Bana Tevrat'taki âyetlerin en özlüsünü bildir» dedi. Kâ'b da ona söyle cevap verdi:
Allah (C.C) buyurur ki: "iyi kullar bana kavusmayi uzun müddet özler, ben de onlara kavusmayi daha siddet ite özlerim." Bu âyetin yanibasinda da sunlar yazilidir:
"Seni arayan bulur, benden baskasini arayan beni bulamaz."
Ebu Derdâ (R.A.) der ki «Peygamber'imizin (S.A.S.) böyle buyururken isittigime kendim sahidim:
Hz. Davud (A.S) hakkinda varit olan haberlere göre ulu Allah (C.C.) ona buyurdu ki:
«— Ey Davud! Yer yüzü halkina bildir ki, beni seveni ben de severim. Benim ile oturanin ben de yoldasiyim. Benim zikrimi aliskanlik haline getirenin yakiniyim. Beni arkadas edinenin arkadasiyim. Beni seçeni ben de tercih ederim. Bana itaat edenin ben de dilegini yerine getiririm. Beni sevdigini kalbinden kesinlikle ögrendigim kulu mutlaka kendime kabul eder, onu hic bir canli yarattigimin gösteremedigi derecede ileri bir sevgi ile severim. Beni gerçekten arayan bulur, benden baskasinin pesinde olan beni bulamaz.
Ey yer halki, etkisi altinda bulundugunuz aldanistan siyrilarak benim yolumda olmayi araysniz ki, ben de size yakin olayim ve bir en önce size sevgimi nasib edeyim.
Çünki ben sevdiklerimi Halilim ibrehim, Neciyyîm Musa ve Safiyyim Muhammed'in mayalari ile bir yarattim. Beni özleyenlerin kalbini nurumdan yaratarak celâlim ile besledim.»
Seleften bir zattan rivayet olunduguna göre ulu Allah (C.C.) siddiklardan birine söyle vahyetti:
"Benim öyle kullarim vardir ki, beni severler, ben de onlari severim. Onlar beni özler, ben de onlari özlerim. Onlar beni zikr eder, ben de onlarin zikrine mukabele ederim. Onlar bana bakar, ben de onlara bakarim. Eger sende onlarin yolunu tutarsan seni de severim, onlardan ayri düsersen, gözümden düsersin.»
Siddik kul Allah (C.C)'a: «Yâ Rabb'i, onlarin alâmetleri nelerdin» diye sordu.
Ulu Allah (C.C) siddik kuluna söyle buyurdu:
"Müsfik bir çoban, sürüsünü nasil günesten esirgerse onun gibi gündüzleri gölgelere siginirlar. Günesin batmasini dört gözle bekleyip gün batar - batmaz hemen yuvasina ucan kusun sabirsizligi ile günün batmasini beklerler. Gece basar karanlik çöker, yataklar serilir, koltuklar kurulur ve herkes sevdigi ile basbasa kalir kalmaz ayaktan üzerine dikilip yüz üstü yere serilerek benim kelâmim ile bana yalvarmaya koyulurlar. Onlara verdigim nimetlere karsilik bana sadakat arzederler.
Gâh feryad ederler, gâh sessizce gözyasi dökerler. Gah, ahu vah ederler gâh tutumlari karsisinda hayiflanirlar. Gâh ayakta ve gâh oturma halindedirler. Gâh rukûda ve gâh secdededirler. Ne benim ugrumda çektikleri sikinti gözümden kaçar ve ne de bana olan sevgileri yüzünden yakinmalari isitmemin disinda kalir.
Onlara ilk adimda bagisim su üc seydir:
«1 — Nurumun bir parçasini kalblerine saçarim da ben onlardan nasil haber verirsem onlar da benden ayni sekilde haber verirler.
2 — Gökler, yerler ve gökler ile yerlerde var olan her sey onlarin amel terazilerinin kefesine konsa bütün bunlari gözlerine az gösteririm.
3 — Rizam ile onlara dogru yönelirim, kendilerine dogru yöneldigim dostlarimin onlara ne vermek istedigimi bildiklerini görürsün.»
"Ahbar-ud Davud" isimli esere göre ulu Allah (C.C.) Hz. Davud (A.S)'a söyle vahyetti:
«— Yâ Davud! Daha ne zamana kadar hep cenneti düsünecek ve bana karsi özlem duymaya talip olmayacaksin?»
Hz. Davud (A.S), Ulu Allah (C.C)'a: «seni özleyenler kimlerdir» diye sorar.
Allah (C.C) ona söyle cevap verir:
"Beni özleyenler, her türlü kederden arindirip saflastirdiklarim, benden çekinmeleri için ikaz ettiklerim ve kalblerinde bana bakabilecekleri delikler açtiklarimdir.
Ben onlarin kalblerini kendi avucuma alarak göge çikaririm, sonra da seçkin meleklerimi çagiririm. Hepsi hemen önümde secdeye kapanirlar. Onlara derim ki: «ben sizi bana secdeye varasiniz diye degil, benim özlemim ile yananlarin kalplerini size göstereyim ve sizinle onlara iftihar edeyim diye çagirdim« Çünki yeryüzü halkina günesin aydinlik saçtigi gibi beni özleyenlerin kalbi de gökte meleklerime isik saçar.
Ey Davud! Ben, özlemlilerimin kalbini hosnutlugumdan yaratarak öz nurumla besledim, onlari kendime söz arkadasi olarak seçtim. Yer yüzüne onlarin vücûdlari araciligi ile bakarim. Kalblerinde bakislarini bana ulastiran bir yol açtim. Bana karsi duyduklari özlem günden güne artar.»
Hz. Davud (A.S.) «yâ Rabb'i, sevgililerini bana göster» der.
Bunun üzerine ulu Allah (C.C.) ona söyle buyurur:
Yâ! Davud Lübnan dagina var. Orada genc, ihtiyar ve orta yaslilardan meydana gelen on dört kisi var. Yanlarina varinca benden onlara selâm söyle ve onlara de ki. Rabb'iniz size söyle diyor:
«Benden istediginiz bir sey var mi? Siz benim arinmis dostlarimsiniz ve sevdiklerimsiniz. Sizin sevinmenize bende sevinirim muhabbetinize kosarim.»
Hz. Davud (A.S), bu grubun yanina varinca onlari bir pinarin basinda Allah (C.C)'in ululugu hakkinda düsünceye dalmis olarak bulur. Hz. Davud (A.)'u görünce ondan uzak kalmak için yerlerinden siçrayip kalkarlar. Bu sirada Hz. Davud (A.S) onlara der ki: «Ben Allah (C.C)'in size gönderdigi bir elciyim. Rabb'inizin buyrugunu size bildirmeye geldim.»
Bu sözleri duyunca yönlerini Hz. Davud (A.S)'a çevirirler. Kulaklarini ona dogru vererek bakislarini yere çevirirler. Hz. Davud (A.S) onlara «ben size Allah (C.C) tarafindan elçi olarak geldim. O - size selam söylüyor ve söyie buyuruyor:
«— Bir arzunuz yok mu? Bana seslenir misiniz ki, sesinizi ve sözünüzü duyayim. Siz benim seçkin dostlarim ve yakinlarimsiniz. Sizin sevinciniz beni de sevindirdigi için sizi hosnut etmeye derhal yönelirim. Müsfik, yumusak kalbli bir anne çocugu üzerine nasil titrerse size her an öyle bakarim.»
Bu sözleri duyunca hepsinin gözleri yasardi ve yaslari süzülerek yanaklarina indi.
En yaslîlari konusarak "Sübhaneke, sübhaneke (seni noksan sifatlardan tenzih ederim, seni noksan sifatlardan tenzih ederim). Biz senin zavalli kullariniz. Atalarimiz da senin zavalli kullarin idi. Bizi afveyle, ömrümüzün su anina kadar kalblerimiz sana zikretmekten bir an bile geri kalmadi." der.
Arkasindan bir digeri de söz alarak «sübhaneke, sübhaneke. Biz senin zavalli kullariniz ve senin zavalli kullarinin çocuklariyiz. Binaneleyh aramizdaki muhabbete hüsnü nazar ederek bize minnet buyur der.
Bir baskasi, süphaneke, süphaneke biz senin kullarin ve kullarinin çocuklariyiz. Sen bizim kendi umurumuza dair bir hacetimiz olmadigini bilirken. Duaya cüret edebilir miyiz, sen bize yolunda devami nasip et. Bununla bize olan bagisini tamamla der.
Arkadasin bir baskasi söze girerek «biz senin rizanin pesinde gerektigi sekilde kosamiyoruz. Cömertligin sayesinde bu konuda bize yardim eyle» der.
Arkasindan bir digeri söz alarak: «Bizi bir damla bel suyundan (meniden) yarattin, bize buna ragmen ululugunu düsünebilme yetenegini bagisladin. Senin ululuguna dalanlar, celâlini düsünenler konusmaya cür'et edebilirler mi? Nuruna yaklasmamizi istedikten sonra senden ne istemeye dilimiz varabilir ki?» der.
Arkasindan söze giren bir digeri «sevdiklerine olan bagislarinin bollugu. dostlarina yakinligin ve saninin ululugu celâliyle sana dua etmekten dillerimiz acizdir.» der.
Arkasindan bir baskasi söz alarak «Kalblerimizi seni zikretmeye yönelten, sirf seni düsünebilmeye yatkin bir gönül anligi kazanmamizi saglayan sensin. Sana sükür hususundaki yetersizliklerimizi afveyle» der.
Arkasindan söze giren bir baskasi «dilegimizi sen bilip duruyorsun, bu dilek sadece senin vechine bakabilmektir.» der.
Arkasindan bir baskasi söz alarak: «Köle efendisine karsi nasil cür'et edebilir? Madem ki, öz cömertliginin eseri olarak bize dua etmeyi emrettin. Gökyüzünün karanlik katlan arasinda sana ulasabilmek için bize yolumuzu aydinlatacak isik da bagisla» der.
Arkasindan bir digeri söze girerek: «ibadetlerimizi kabul buyurmani ve her zaman sana ibadet etmeyi bize nasip eylemeni dileriz»
Arkasindan söz alan bir baskasi «baskalarindan farkli olmamizi saglayan üzerimizdeki nimetlerini tamama erdirmeni dileriz» der.
Arksindan bir digeri söz alarak «yarattiklarin arasinda hiç bir seye ihtiyacimiz yok. Yalniz bize cemalinin vechini görebilmeyi bagisla» der.
Arkasindan dile gelen bir digeri: «arkadaslarimdan ayri olarak senden gözümü dünyaya ve dünyalilara karsi kör eylemeni ve kalbimi Âhiretten baska hiç bir sey ile ilgilenmez kilmani dilerim» der.
Arkasindan bir baskasi söz alarak «ey sani yüce ve ulu Allah (C.C)'im! Dostlarimi sevdigini artik kesinlikle ögrendim. Bize kalbimizin senden baska her sey ile ilgisini keserek sirf senin ile ilgilenmesini bagisla» der.
Lübnan dagindaki on bes Allah (C.C) sevgilisinin bu cevaplan üzerine ulu Allah (C.C.) Hz. Davud (A.S) vasitasiyle onlara söyle vahyetti:
"Söylediklerinizi duydum, isteklerinizi kabul ettim. Simdi biribirinizden ayrilin, simdi herkes kendine bir sigmak bulsun. Ben sizin iie aramdaki perdeleri kaldiracagim, böylelikle celâlime ve nuruma bakacaksiniz.»
Hz. Davud (A.S): «yâ Rabb'i, bunlar ne sayesinde senin katinda bu yüksek dereceyi kazandilar» diye sorar.
Ulu Allah (C.C.) ona su cevabi verir:
«— Bu dostlarim, nail olduklari bu mertebeye benim hakkimda iyi düsündükleri için, dünyadan ve dünyalilardan uzak durduklari için. benim ile basbasa kalip bana yalvardiklarindan dolayi ulasmislardir.
Bu mertebeye ancak dünya ile dünyalilardan terkederek, onun ile ilgili hiç bir seyi diline almayanlar, beni bütün yarattiklarina tercih ederek kalbini sirf bana ayiranlar varabilir.
Böyle kullanma ben de bagisimla yönelerek nefsini diger her türlü ilgiden alikorum, nihayet onun ile aramizdaki perdeyi kaldirarak herhangi bir seye bakar gibi beni görmesini saglarim. Her an ona kerametimi göstererek onu vechimin nuruna yaklastirirm. Eger hasta olacak olsa müsfik bir anne çocuguna nasil bakarsa ben de ona öyle bakarim. Eger susayacak olsa beni zikretmenin tadini taddirarak onu suya kandiririm.
«Ey Davud! Bütün bunlari ona yapinca nefsini dünyaya ve dünyalilara karsi körelterek, hiç birini sevmemesini saglarim. Bütün ilgisi her an sirf bana yönelir, bana bir an önce kevusmayi diler. Oysa ki, ben onun canini almayi istemem. Cünki o varliklarim arasinda bakislarimin yeridir. Ne o benden baskasini görür ve ne ben ondan baskasina bakarim.
«Ey Davud, benim böyle bir kulumu görsen, nefsi erimis, vücûdu süzülmüstür. Fakat benim zikrimi duyunca kalbi hoplar ve azalari kanadlanir. Onun ile meleklerime karsi övünürüm. Gök halki onu görünce benden daha çok çekinir ve daha çok ibadet etmeye yönelirler.
Ey Davud! izzetim ve celâlim hakki için böyle kulumu cennetime oturtacak ve kendisine cemâlimi gösterip hosnutlugunu ve hosnutlulugunun da ötesini saglayarak özlemini dindirecegim!
Yine Hz. Davud (A.S)'a ait haberlerde söyle varit olmustur:
"Ey Davud! Benim sevgime yönelen kullarima de ki: «Varliklar ile aramda perde bulunmasina ragmen sizin ile aramdaki perdeyi kaldirarak bana kalb gözleriniz ile bakmanizi saglayinca daha ne istersiniz? Dinimi önlerine serince dünyanin onlardan uzak tuttugum nimetleri nedir ki? Benim hosnutlugumu kendilerine kazandirdiktan sonra insanlarin nefreti onlar için ne mana ifade eder"?.
Yine o haberlerde söyle denilmektedir: Ulu Allah (C.C.) Hz. Davud'a (A.S.) sunlari vahyetti:
"Sen beni sevdigini saniyorsun. Eger beni gerçekten seviyorsan kalbinden dünya sevgisini çikar, çünki benim sevgim ile dünya sevgisi ayni kalbde biraraya gelemez.
Ey Davud! Benim sevdigimi gönülden sev. Dünya halki ile de görünüsü idare ederek geçin, git. Dinine noktasi noktasina uy, dinî görevlerinde baskalarina özenme.
Benim sevgime ters düsmedigi sence apaçik olan seylere yapis, fakat benim sevgim ile bagdasip bagdasmayacagi hususunda seni süphelendiren konularda bana uy da ben hemen seni dogruya yöneltip düzeltip düzeltmeye kosarim. Senin rehberin ve yol göstericin olurum. Sen istemeden sana verir ve karsilastigin sikintilarda senin yardimcin olurum.
Ben kendi nefsim hakki için yemin ettim ki, dilek ve iradesinin hedefi önünde teslimiyet arzetmek olmayan ve bensizligi düsünmeyen, hiç bir kula sevap vermem ve böyle olabilirsen zillet ve yabanciligi senden uzaklastirir ve kalbine zenginligi yerlestiririm.
Yine ben nefsim hakki için yemin ettim ki, benim ile ilgili münasebetlerinde ameline bakarak kendine güvenen kulu, mutlaka ameli ile basbasa birakirim. Sadece amelin ile çatismayan seyleri bana izafe et ki, sonra basin derde girmesin. O zaman yanindakilerin sana hiç bir faydasi dokunmaz.
Beni tanimaya sinir koyma. Çünki, Onun sonu yoktur. Benden daha çok ma'rifet nuru Istersen sana veririm. Bu arada benim ma'rifetimin nurunun artisina sinir tanima.
Sonra israilogullarina bildir ki, benim ile varliklarindan herhangi biri arasinda soy bagi yoktur. Onlarin arzu ve iradeleri benim katimda deger kazansin ki, onlara hiç bir gözün görmedigi, hiç bir kulagin isitmedigi ve hiç bir insan hayalinin canlandiramayacagi nimetler bagislayayim.
Iki gözünün arasina beni koy ve kalb gözün ile bana bak. Basindaki gözlerinle akillarina perde gerdigim kimselere bakma, onlar ona güvenerek sasirdilar bende onlari sevabimdan mahrum ederek kirlettim.
Izzet ve celâlime yemin ettim ki, deneme ve ileriye erteleme düsüncesi ile bana ibadet etmeye girisenlere sevap vermem. Ögrencilerine karsi alcak gönüllü ol. Müridlerin sevkini kiracak sekilde ileri - geri konusma. Bana muhabbet besleyenler, müridlerin benim katimdaki degerini bilseler onlarin yoluna toprak olurlerdi.
Ey Davud! Eger bir müridi içinde bulundugu sarhosluktan kurtararak ayik hale getirirsen, seni katimda «gayretli» oîarak yazarim. Benim katimda «gayretli» olarak yazdiklarim hic bir zaman yalnizliga düserek beskasina muhtaç olmaz.
Ey Davud! Sözümü tut, kendi için kendinden ibret al, onun arzularina uyma ki, sevgim ile arana perde germeyeyim. Rahmetimden kullarimin ümidini kestir. Benim için nefsinin arzularini gemle, benim nefsin arzularini boyun egmeyi sadece zayif iradeli kullarima mübah kildim.
Saglam iradeliler için nefsin arzularina uymak ne demek! Bu tutum, bana yalvarmanin tadini azaltir. Saglam irade ve iman sahipleri nefislerinin arzularina kapildiklari takdirde, kendilerine ulasacak en hafif cezam, akillari ile arama perde germektir. Çünki ben sevdigime dünyayi lâyik görmem. Onu ondan uzak tutarim.
Yâ Davud! Benim ile arana saskinligi ile perde koyacak olan alimi aramiza alma. Onlar beni murad eden kullarimin yol kesicileridir. Devamli oruç tutmayi nefsinin arzularim kirmada yardimci tut, sakin oruca ara vermeyi denemeye kalkisma. Cünki oruca muhabbetim kesintisizliktir.
Konular
- Ölümü Hatırlamak
- İbâdete Devam ve Harami terk etmek
- Gökler ve Çeşitli Cinsler
- Kursı - Arş - Mukarreb Melekler - Rızıklar ve Tevekkül
- Dünyâyı Terk etmek, Onu Kötülemek
- Yine Dünyayı Zem Hakkında
- Kanaatin Fazileti
- Fakirlerin Fazileti
- Allah'dan Başkasını Dost Edinmek
- ihya üzerine
- Sûr'a Üfürmek, Ürkmek, Mezarlardan kalkmak
- Mahlûkat Arasında Verilecek Hüküm
- Dünyâ Malinin Kötülüğünü Beyân
- Ameller - Mizan ve Cehennem Azabim
- İtaatin Fazileti
- Şükür
- Kibrin Kötülüğü
- Gündüzleri ve Başka Zamanları Düşünmek
- Ölümün Şiddetinin Beyânı
- Kabrin ve Kabir Korkusunun Açıklanması
- Ilm'ül - Yakin, Aynel - Yakin ve Arz Günü Suâl
- Allah'ı (C.C.) Zikretmenin Fazileti
- Namazların Fazileti
- Cehennem Meydâni ve Cehennem Azabı
- Cehennem Azabı
- Günâhtan Sakınmanın Fazileti
- Namaz Kılmayanın Cezası
- Tövbenin Fazileti
- Zûlmü Nehyetmek
- Yetime Zulüm Etmeyi Yasaklamak