Teganni Etmek ve Şiir Okumak
Biz Sema kitabında teganninin helâl ve haram kısımlarını belirtmiştik. Bu bakımdan ikinci bir defa tekrar etmeye gerek görmüyoruz. Şiir'e gelince, o bir konuşmadır. Güzeli güzel, çirkini çirkindir. Ancak kendini sadece şiire vermek kötüdür. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Yemin ederim ki birinizin içi irin ile dolarsa, bu durum içinin şiirle dolmasından daha hayırlıdır.109
Mesruk'a şiir hakkında soruldu. Mesruk bu suali çirkin gördü. Kendisine 'Neden bunu çirkin gördün?' denildiği zaman şu cevabı verdi: 'Ben, amel defterimde şiir bulunmasını istemiyorum'.
Seleften birisine şiirden birşey soruldu. Sorana 'Onun yerine Allah'ın zikrini koy! Çünkü Allah'ın zikri şiirden daha hayırlıdır' dedi. Kısacası şiir inşad etmek (okumak) ve temelinden inşâ etmek haram değildir, eğer içinde müstehcen bir söz yoksa... Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: 'Muhakkak şiirin bir kısmı hikmettir'.110
Evet! Şiirin maksadı övmek, kötülemek ve kadınların vasıflarından bahsetmektir. Bazen buna yalan da katılır. Hz. Peygamber (s.a) Ensa'dan Hasan b. Sahife kâfirlere şiirleriyle taarruz etmesini emir buyurmuştur. Şairin medh u senada ileri gitmesi her ne kadar yalansa da haramlık bakımından yalan sınıfına girmez. Nitekim şair el-Mütenebbî şöyle demiştir:
Eğer onun elinde ruhundan başka birşey yoksa, ruhunu vermek suretiyle cömertlik yapar.
Bu nedenle ondan isleyen bir kimse Allah'tan korksun!
İşte şairin bu sözü, cömertliğin son zirvesini vasfetmekten ibarettir. Eğer şairin övdüğü kişi cömert değilse şair yalancıdır. Eğer cömertse, mübalağa etmek şiir sanatındandır. Şairin buna inanması gerekmez. Hz. Peygamber'in huzurunda birçok beyitler inşâd edilmiştir. Eğer onlar tedkik edilirse, onlarda da bunun benzeri şeyler bulunur. Oysa Hz. Peygamber onu söyleyen şairi menetmemiştir.111
Hz Aişe şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber ayakkabılarını tamir ediyordu. Ben de yün eğiriyordum. Hz. Peygamber'in alnının terlemeye başladığını gördüm. Bu ter nûra dönüşüyordu. Bu durum karşısında dilim tutuldu ve şaşkın şaşkın baktım. Bu durumumu gören Hz. Peygamber 'Neden hayrete düştün?' dedi. Cevap olarak dedim ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Alnından ter akmaya başladı. Sonra o terin nûra dönüştüğünü gördüm. Eğer Ebu Kebir el-HuzeJî' (meşhur bir şairdir) seni görseydi senin onun şiirine konu olmaya herkesten daha lâyık olduğunu anlardı'. Hz. Peygamber şöyle dedi: 'Ey Âişe! Ebu Kebir el-Huzelî şiirinde ne diyor?' 'O şiirinde şöyle diyor dedim:
Övdüğüm insan hayz kanının kalıntılarından, emziren kadının çirkin durumundan ve miğyel hastalığından uzaktır.112
Onun yüzünün hatlarına baktığın zaman o hatlar su serpen bulutun berraklığı gibi parlar.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a) elindekini bıraktı ve benim yanıma gelip sevincinden iki gözümün ortasından öptü ve şöyle dedi:
Ey Âişe! Allah sana hayrı mükâfat olarak versin. Benim senden aldığım sevinç gibi (kadar), sen benden sevinç almış değilsin.113
Hz. Peygamber, Huneyn savaşında ganimeti taksim ederken Abbas b. Murdas'a dört deve verdi. ''Abbas bunları az görüp bir şiirinde bu durumdan şikayet etti ve o şiirin sonunda şunlar vardır:
Benim ve atım Ubeyd'in aldığı ganimeti, Uyeyne ve Akrâ arasında taksim mi ediyorsun?
Bedir ve Habis114 hiçbir toplantıda Mirdas'a efendilik yapmamışlardır.
Ben onlardan herhangi bir kişinin altında değilim.
Bugün mertebesi düşürülen bir insan artık hiçbir zaman yükselemez.
Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle dedi:
Bunun dilini benden kesiniz.
Bu emir üzerine Ebubekir (r.a), Abbas'ı götürüp istediği yüz deveyi kendisine verdi. Sonra Hz. Peygamberin huzuruna herkesten daha fazla Hz. Peygamber'den razı olarak döndü. Bunun üzerine Hz. Peygamber kendisine 'Benim aleyhimde şiir mi söylüyorsun?' dedi. Abbas bu tenkide karşı Hz. Peygamber den özür dileyerek şöyle dedi: 'Annem ve babam cana fedâ olsun! Karıncaların üremesi gibi dilimin üzerinde şiirin yürüdüğünü hissediyorum. Sonra karıncaların ısırdığı gibi beni ısırıyor. Bu bakımdan şiir söylemekten kendimi alamıyorum'. Bunun üzerine Hz. Peygamber tebessüm ederek şöyle buyurdu:
Deve, inlemeyi veya bağırmayı bırakmadıkça Arap da şiiri bırakmaz.115
108)Tirmizî, (Hz. Âişe'den bir benzerini)
109)Müslim
110)İlim bölümünde geçmi
111) Meselâ Kn'b b. Zübeyr Mekke'nin fethinden sonra Hz, Peygamber'in hu-zuruna gelip müslüman olduğu zaman meşhur 'Bânet Suadû' kasidesini inşa ederek irticalen okumuştur. O kasidede teşbih ve mübalâğa fazla olmasına rağmen Hz. Peygamber onu susturmamış ve sonunda hırkasını çıkarıp Ka'b'a vermiştir.
112)Miğyel hastalığı, cahiliyye devrinde emzikli kadının kocasıyla yatması
halinde sütünün bozulacağı ve çocuğun hasta olacağı inancıyla ilgilidir.
113)Beyhakî
114)Bedir ve Habis, Uyeyne ile Akra'nın babalarıdır. Mirdas da şairin ba-
basıdır.
Yemin ederim ki birinizin içi irin ile dolarsa, bu durum içinin şiirle dolmasından daha hayırlıdır.109
Mesruk'a şiir hakkında soruldu. Mesruk bu suali çirkin gördü. Kendisine 'Neden bunu çirkin gördün?' denildiği zaman şu cevabı verdi: 'Ben, amel defterimde şiir bulunmasını istemiyorum'.
Seleften birisine şiirden birşey soruldu. Sorana 'Onun yerine Allah'ın zikrini koy! Çünkü Allah'ın zikri şiirden daha hayırlıdır' dedi. Kısacası şiir inşad etmek (okumak) ve temelinden inşâ etmek haram değildir, eğer içinde müstehcen bir söz yoksa... Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: 'Muhakkak şiirin bir kısmı hikmettir'.110
Evet! Şiirin maksadı övmek, kötülemek ve kadınların vasıflarından bahsetmektir. Bazen buna yalan da katılır. Hz. Peygamber (s.a) Ensa'dan Hasan b. Sahife kâfirlere şiirleriyle taarruz etmesini emir buyurmuştur. Şairin medh u senada ileri gitmesi her ne kadar yalansa da haramlık bakımından yalan sınıfına girmez. Nitekim şair el-Mütenebbî şöyle demiştir:
Eğer onun elinde ruhundan başka birşey yoksa, ruhunu vermek suretiyle cömertlik yapar.
Bu nedenle ondan isleyen bir kimse Allah'tan korksun!
İşte şairin bu sözü, cömertliğin son zirvesini vasfetmekten ibarettir. Eğer şairin övdüğü kişi cömert değilse şair yalancıdır. Eğer cömertse, mübalağa etmek şiir sanatındandır. Şairin buna inanması gerekmez. Hz. Peygamber'in huzurunda birçok beyitler inşâd edilmiştir. Eğer onlar tedkik edilirse, onlarda da bunun benzeri şeyler bulunur. Oysa Hz. Peygamber onu söyleyen şairi menetmemiştir.111
Hz Aişe şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber ayakkabılarını tamir ediyordu. Ben de yün eğiriyordum. Hz. Peygamber'in alnının terlemeye başladığını gördüm. Bu ter nûra dönüşüyordu. Bu durum karşısında dilim tutuldu ve şaşkın şaşkın baktım. Bu durumumu gören Hz. Peygamber 'Neden hayrete düştün?' dedi. Cevap olarak dedim ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Alnından ter akmaya başladı. Sonra o terin nûra dönüştüğünü gördüm. Eğer Ebu Kebir el-HuzeJî' (meşhur bir şairdir) seni görseydi senin onun şiirine konu olmaya herkesten daha lâyık olduğunu anlardı'. Hz. Peygamber şöyle dedi: 'Ey Âişe! Ebu Kebir el-Huzelî şiirinde ne diyor?' 'O şiirinde şöyle diyor dedim:
Övdüğüm insan hayz kanının kalıntılarından, emziren kadının çirkin durumundan ve miğyel hastalığından uzaktır.112
Onun yüzünün hatlarına baktığın zaman o hatlar su serpen bulutun berraklığı gibi parlar.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a) elindekini bıraktı ve benim yanıma gelip sevincinden iki gözümün ortasından öptü ve şöyle dedi:
Ey Âişe! Allah sana hayrı mükâfat olarak versin. Benim senden aldığım sevinç gibi (kadar), sen benden sevinç almış değilsin.113
Hz. Peygamber, Huneyn savaşında ganimeti taksim ederken Abbas b. Murdas'a dört deve verdi. ''Abbas bunları az görüp bir şiirinde bu durumdan şikayet etti ve o şiirin sonunda şunlar vardır:
Benim ve atım Ubeyd'in aldığı ganimeti, Uyeyne ve Akrâ arasında taksim mi ediyorsun?
Bedir ve Habis114 hiçbir toplantıda Mirdas'a efendilik yapmamışlardır.
Ben onlardan herhangi bir kişinin altında değilim.
Bugün mertebesi düşürülen bir insan artık hiçbir zaman yükselemez.
Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle dedi:
Bunun dilini benden kesiniz.
Bu emir üzerine Ebubekir (r.a), Abbas'ı götürüp istediği yüz deveyi kendisine verdi. Sonra Hz. Peygamberin huzuruna herkesten daha fazla Hz. Peygamber'den razı olarak döndü. Bunun üzerine Hz. Peygamber kendisine 'Benim aleyhimde şiir mi söylüyorsun?' dedi. Abbas bu tenkide karşı Hz. Peygamber den özür dileyerek şöyle dedi: 'Annem ve babam cana fedâ olsun! Karıncaların üremesi gibi dilimin üzerinde şiirin yürüdüğünü hissediyorum. Sonra karıncaların ısırdığı gibi beni ısırıyor. Bu bakımdan şiir söylemekten kendimi alamıyorum'. Bunun üzerine Hz. Peygamber tebessüm ederek şöyle buyurdu:
Deve, inlemeyi veya bağırmayı bırakmadıkça Arap da şiiri bırakmaz.115
108)Tirmizî, (Hz. Âişe'den bir benzerini)
109)Müslim
110)İlim bölümünde geçmi
111) Meselâ Kn'b b. Zübeyr Mekke'nin fethinden sonra Hz, Peygamber'in hu-zuruna gelip müslüman olduğu zaman meşhur 'Bânet Suadû' kasidesini inşa ederek irticalen okumuştur. O kasidede teşbih ve mübalâğa fazla olmasına rağmen Hz. Peygamber onu susturmamış ve sonunda hırkasını çıkarıp Ka'b'a vermiştir.
112)Miğyel hastalığı, cahiliyye devrinde emzikli kadının kocasıyla yatması
halinde sütünün bozulacağı ve çocuğun hasta olacağı inancıyla ilgilidir.
113)Beyhakî
114)Bedir ve Habis, Uyeyne ile Akra'nın babalarıdır. Mirdas da şairin ba-
basıdır.
Afatil lisan
- Alay ve İstihza
- Âvam Tabakasının Allah'ın Sıfatlarından, Kelâmından ve Harflerden Sormaları
- Bâtıla Dalmak
- Boş Konuşmalar Yapmak
- Dili Gıybetten Korumanın Çareleri
- Dilin Büyük Tehlikesi ve Susmanın Fazileti
- Fahiş Konuşmak, Çirkin Sözler Sarfetmek
- Fuzulî Konuşmak/Sözü Uzatmak
- Gıybet
- Gıybet Sadece Dille Yapılmaz
- Gıybet'in Anlamı ve Tarifi
- Gıybet'in Kefareti
- Gıybete Teşvik Eden Sebepler
- Gıybeti Ruhsatlı Kılan Özürler
- Giriş
- Husûmet
- İki Hasımın Arasına Girip, İki Yüzlülükle Herkesin Arzusuna Göre Konuşmak
- Kalben Yapılan Gıybet'in Haram Olması
- Konuşma Esnasındaki Hataların İnceliklerinden Gaflet Etmek
- Konuşmada Tekellüfe Kaçmak
- Lânetleme
- Mira (Başkasının Sözüne İtiraz) ve Cidal Etmek
- Nemime (Dedikodu)
- Nemime'nin Tarifi ve Reddedilmesi Gereken Kısmı
- Övmek
- Övülene Düşen Vazifeler
- Sırrı İfşa Etmek
- Şaka Yapmak
- Târiz Yoluyla Yalandan Sakınmak
- Teganni Etmek ve Şiir Okumak