nefis

5.Murâbete'nin Üçüncü Makamı Olan Muhâsebe-i Nefs

Biz önce muhâsebe'nin faziletini, sonra hakîkatini zikredelim Nefsi Hesaba Çekmenin Fazileti
Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve kişi yarın için ne (yapıp) göndermiş olduğuna baksın!
(Haşr/18)

Bu ayet, geçmiş ameller üzerinde muhasebeye işarettir. Bu nedenle Hz. Ömer (r.a) şöyle demiştir: 'Hesaba çekilmeden önce nefislerinizle hesaplaşın! Tartılmadan önce tartın!26
Haberde şöyle vârid olmuştur: Hz. Peygamber'e bir kişi gelip dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Bana nasihat et!' Bunun üzerine Hz. Peygamber ona şöyle sordu:

3.Murâbete'nin İkinci Makamı Olan Murâkabe

İnsan, nefsine nasihat edip, söylediklerimizi ona şart koştuktan sonra geriye, amellere daldığında nefsi murâkabe etmek, koruyucu göz ile onu gözetmek kalır; zira eğer nefis başı boş bırakılırsa azar, ifsâd eder. Bu bakımdan biz önce murâkabenin faziletini, sonra derecelerini zikredelim:

10.Murâbete'nin Altıncı Makamı Olan Nefsin Kınanması

En şedid düşmanın, kaburgalarının arasında bulunan nefsindir. O nefis, kötülüğü emredici, şerre meyyal, hayırdan uzaklaştırıcı olarak yaratılmıştır. Sen de onu tezkiye etmek, düzeltmek, kahrın zincirleriyle rabbinin ibadetine çekmekle, şehvetlerinden menetmek, lezzetlerinden alıkoymakla memursun.

2.Niyet'in Fazileti

Niyet'in Fazileti, Hakîkati, Amelden Hayırlı Olması; Nefisle İlgili Amellerin Fazileti ve Niyet'in Kulun İhtiyar'ından Hariç Oluşu

Rablerinin rızasını dileyerek sabahakşam O'na dua edenleri (fakirleri onlarla bir arada bulunmak istemeyen müşriklerin arzularına uyarak yanından) kovma!(En'âm/52)

Ayette bahsi geçen dileme'den gaye niyet'tir.

Hadîsler
Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:

18.Rıza'nın Hakikati, Heva-i Nefse Muhalif Olan Hususlarda Düşünülmesi

Hevâya ve belânın çeşitlerine muhalefet edene sabır'dan başka, yapacağı birşey yoktur. Rıza düşünülemez diyenin sözü ise ancak muhabbeti inkâr etme cihetinden geliyor. Allah'ı sevmeyi düşünmek ve himmeti tamamen bu hususa sarfetmek sabit olduğunda sevgi, habibin fiillerine rıza göstermeyi gerektirir. Bu ise iki yönden olur:

Bir

8.İnsan Nefsinin Övülmekten Hoşlanmasının, Yerilmekten Hoşlanmamasının Sebepleri

Övülmenin sevilmesi ve kalbin ondan zevk alması için dört sebep vardır:

Birinci Sebep

İnsanın, Kusurlarını Bilmesinin Yolu

Allah Teâlâ bir kuluna hayrı irade ettiği zaman, ona nefsinin ayıplarını gösterir. Bu bakımdan basireti keskin bir kimseye ayıpları gizli kalmaz. Ayıpları bildiği zaman da tedavi etme imkânı olur. Fakat halkın çoğu nefislerinin ayıbını bilmekten câhildirler. Onlardan birini görürsün ki kardeşinin gözündeki çapağı görür de kendi gözündeki merteği görmez. O halde nefsinin ayıplarını bilmeyi isteyen bir kimse için dört yol vardır:

Nefis Kelimesinin Anlamı

Nefis de birçok mânâya gelir. Bu mânâlardan sadece ikisi bizim hedefimizle ilgilidir:
1.Nefis'ten insanoğlundaki şehvet ve öfke kuvvetini toplayan
mânâ murâd edilir. Nitekim bunun açıklaması ileride gelecektir
ve tasavvuf ehli çoğu zaman bu mânâyı kullanmaktadırlar.

Çünkü ehl-i tasavvuf nefisten, insanoğlunun çirkin sıfatlarını
toplayan asıl ve esası kastederek 'Nefisle mücâhede etmek ve nefsi
kırmak muhakkak lâzımdır' demektedir. Nitekim bu mânâya Hz.
Peygamberin şu hadîs-i şerîfi işaret etmiştir:

İblis Ve Azabını Beyan

Ulu Allah (C.C.) şöyle buyuruyor:

— Eğer dönerlerse (Allah'ın emrine uymaktan ve Resul'ünün gös-terdiği yoldan yüz çevirirlerse) bilsinler ki, Allah kâfirleri sevmez (onların ne tevbelerini kabul eder ve ne de günahlarını bağışlar)» (40).

Nitekim ulu Allah kendini büyük görüp Allah'ın ululuğunu kabul et-mediği için iblisin tevbesini kabul etmemiştir. Buna karşılık Hz. Adem'e tevbe etmeyi ilham etmesi ve tevbesini kabul etmesi, kendi dili ile güna-hını itiraf etmesi, pişmanlık duyması ve kendini suçlamasından dolayıdır.

Riyazet Ve Nefsani Şehvet

Şehvet
Ulu Allah (C.C.) Hazreti Musa'ya (AS.) bildirdi ki, «Ya Musa! Eğer benim sana sözümün, diline, içinden geçenlerle ruhunun bedenine, görme gücünün gözüne ve işitme gücünün kulağına olan yakınlığından daha yakın olmamı istiyorsan Muhammed'e (A.S.A.) çok selât-ü selâm getir.»

Nitekim ulu Allah (C.C.) şöyle buyurur:

— Herkes yarın ne gönderdiğine (Kıyamet günü için ne amel işlediğine) baksın» (18)