2.Niyet'in Fazileti
Niyet'in Fazileti, Hakîkati, Amelden Hayırlı Olması; Nefisle İlgili Amellerin Fazileti ve Niyet'in Kulun İhtiyar'ından Hariç Oluşu
Rablerinin rızasını dileyerek sabahakşam O'na dua edenleri (fakirleri onlarla bir arada bulunmak istemeyen müşriklerin arzularına uyarak yanından) kovma!(En'âm/52)
Ayette bahsi geçen dileme'den gaye niyet'tir.
Hadîsler
Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Amellerinin doğruluğu veya kemâle ermesi ancak niyetlere bağlıdır. İnsan için, neye niyet etmişse ancak o vardır. Bu bakımdan kimin hicreti Allah'a ve Rasûl'üne olursa, onun hicreti Allah ve Rasûl'ünedir. Kim de dünyaya veya evleneceği bir kadına hicret etmişse, onun hicreti (niyeti) de hicret ettiğinedir.2
Ümmetimin şehidlerinin çoğu, yataklarında ölenlerdir. Düşmanla çarpışırken öldürülen niceleri vardır ki onların niyetini Allah daha iyi bilir.3
Eğer (karı-kocanın) arasının açılmasından endişe duyarsanız erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar uzlaştırmak isterlerse Allah onların arasını bulur.(Nisâ/35)
Görüldüğü gibi, Allah Teâlâ, bu ayette, niyeti (istemeyi) karı-kocanm barışmasına sebep kılmıştır.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Muhakkak ki Allah Teâlâ, suretlerinize ve mallarınıza değil, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.4
Allah Teâlâ kalplere, niyet'in yeri olmasından dolayı bakar.
Kul güzel ameller işlediğinde melekler onları mühürlü sayfalar içerisinde yükseltip götürürler ve Allah'ın huzuruna koyarlar. Bunun üzerine Allah Teâlâ şöyle buyurur:
- Şu sayfayı atınız! Zira içindeki amelle benim rızam kasdedilmemiştir.
Sonra meleklere seslenir:
- O kul için şunu yazınız. O kul için bunu yazınız!
- Ey rabbimiz! O bunların hiç birini işlemedi ki?!
- İşlemedi, fakat niyet etti!5
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: İnsanlar dört sınıftır:
a) Allah'ın, kendisine ilim ve mal verdiği kişidir ki ilmiyle malında tasarruf eder!
b) Onun bu halini görüp de 'Eğer Allah buna verdiğinin benzerini bana verirse, ben de onun yaptığı gibi yaparım' diyenkimse.
Bu iki kişi sevapta eşittirler.
c) Allah'ın, kendisine mal verip de ilim vermediği kişidir ki cehaletinden ötürü malını har vurup harman savurur.
d) Üçüncünün halini görüp de 'Eğer Allah buna verdiğinin benzerini bana verseydi onun yaptığı gibi yapardım!' diyenkimse.
Bu ikisi de günahta eşittirler.6
Allah Teâlâ'nın, niyetinden ötürü kişiyi başka bir kişinin iyi veya kötü amellerine nasıl ortak kıldığına dikkat ediniz!
Enes b. Mâlik'in rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (s.a) Tebük seferine giderken şöyle buyurmuştur:
Medine'de bazı kişiler vardır ki orada oldukları halde, geçtiğimiz her bir derede, kâfirleri öfkelendirecek şekilde attığımız her adımda, yaptığımız her infakta kazandığımız sevabı bizimle paylaşmaktadırlar!
- Ey Allah'ın Rasûlü! Onlar bizimle birlikte olmadıkları
halde bu fazileti nasıl elde edebiliyorlar?
- Kendilerini özürleri geri bırakmıştı. Bu bakımdan onlar niyetlerinin güzelliğiyle bize ortak oldular.7
İbn Mes'ud (r.a) şöyle diyor:
Hz. Peygamber 'Kişi için, ancak neyi istemek üzere hicret etmişse o vardır' buyurmuştur. Gerçekten de bizden bir kişi hicret ederek Ümmü Kays adında bir kadınla evlendi. Bundan dolayı bu kişiye 'Ümmü Kays muhâciri' adı verildi.8
Bir haberde şöyle denilmiştir: "Bir kişi Allah yolunda öldürüldü; fakat kendisine 'merkebin ölüsü' adı verildi. Çünkü o, karşısındaki kişinin eşyalarını ve merkebini almak için dövüştüğü sırada öldürülmüştü. Dolayısla niyetine nisbet edilerek kendisine bu isim verildi".
Ubâde b. Sâmit Hz. Peygamber'den şöyle rivayet eder:
Yalnızca ganimet elde etme niyetiyle harbe katılan kimse için ancak niyet ettiği vardır.9
Ubeyy b. Ka'b şöyle anlatıyor: "Birlikte harbe katıldığımız bir kişiden yardım istedim. Bana 'Hayır! Ancak bana bir ücret verirsen yardım ederim!' dedi. Bunun üzerine ona ücret verdim. Daha sonra bu durumu kendisine anlattığımda Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
Onun için gerek dünyasında, gerekse de ahiretinde senin verdiğin ücretten başka bir nasib yoktur.10
İsrâiliyât'ta şöyle anlatılıyor: "Adamın biri bir kıtlık senesinde, bir kum yığınının yanından geçerken, kendi kendisine 'Eğer bu kum yığını yiyecek olsaydı onu halk arasında taksim ederdim' diye düşündü. Bunun üzerine Allah Teâlâ, onların peygamberine vahiy göndererek şöyle buyurdu:
O kuluma de ki: 'Allah Teâlâ senin sadakanı kabul edip güzel niyetine teşekkür etti. Sana, o kum yığını kadar yiyeceği sadaka olarak dağıtmışın gibi de sevap verdi'.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Kim bir iyiliğe niyet eder, fakat onu yapmazsa kendisine bir sevap yazılır.11
Abdullah b. Amr'ın rivayet ettiği bir hadîste Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Kimin niyeti dünya ise Allah onun fakirliğini gözlerinin arasında kılar. O dünyadan, onu en çok istediği halde ayrılır. Kimin de niyeti ahiret ise, Allah onun kalbini zengin kılar. Kaybettiklerini onun için derler. O dünyadan, ondan en zâhid olduğu (onu en çok istemediği) halde ayrılır.12
Hz. Peygamber bir keresinde, Mekke ile Medine arasında yere batacak bir ordudan bahsetti. Bunun üzerine Ümmü Seleme vâlidemiz şöyle sordu:
- Onların içinde istemeyerek (zorla) veya bir ücret karşılığı götürülenler vardır. (Bunlar niçin ne buyuruyorsunuz?)
- Onlar, niyetleri üzere haşrolunurlar!13
Hz. Ömer (r.a) Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet eder:
Savaşanlar, ancak niyetler üzerinde savaşırlar.İki ordu, karşı karşıya geldiğinde, melekler yere inerek insanları, yazarlar: 'Filan adam dünya için, falan adamsa gayretkeşliğinden (hamiyyetinden) dolayı dövüşüyor. Filan adam da asabiyet (ırkçılık) için dövüşüyor'.
Sakın (rastgele) 'Filan adam Allah yolunda öldürüldü!' demeyiniz! Zira Allah yolunda çarpışan kimse, (ancak) Allah'ın kelimesi (dini) en yüce olsun diye çarpışan kimsedir.14
Câbir'den rivayet edildiğine göre: Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Her kul, hangi niyet üzerinde ölürse o niyet üzere haşrolunur.15
Ahmed b. Ebî Bekre'nin rivayet ettiği bir hadîste Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
İki müslüman kılıçlarıyla karşı karşıya geldiklerinde hem öldüren, hem de öldürülen cehennemdedir.
- Ey Allah'ın Rasûlü! Öldüreni anladık, fakat öldürülenin suçu nedir?
- Çünkü öldürülen de karşısındakini öldürmeye niyet etmişti!16
Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiği bir hadîste de Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Kim Allah için koku sürerse, kıyamet gününde kokusu miskten daha hoş olduğu halde haşredilir. Kim de Allah'tan başkası için koku sürerse kıyamet gününde huzura, kokusu leşten daha kötü olduğu halde gelir.
Ashab'ın ve Âlimlerin Sözleri
Hz. Ömer (r.a) şöyle demiştir: 'Amellerin en üstünü, Allah'ın farzlarını edâ etmek, haramından sakınmak ve Allah katında niyetin doğruluğudur'.
Sâlim b. Abdullah, Ömer b. Abdülâziz'e şunları yazdı: 'Bil ki Allah'ın yardımı kulun niyeti nisbetindedir. Bu bakımdan kimin niyeti tam ise, Allah'ın ona yapacağı yardımı tamdır. Kimin niyeti de eksikse ona yapılacak yardım da o nisbette eksilir'.
Seleften bir zat şöyle demiştir: 'Nice küçük amel vardır ki niyet onu büyütür nice büyük amel de vardır ki niyet onu küçültür'.
Dâvud et-Tâî şöyle demiştir: 'İyi insanın niyeti takvâdır. Onun bütün azaları dünyaya yapışsa bile, niyeti birgün kendisini mutlaka doğruya iletecektir. Cahilin durumu ise bunun tam aksinedir'.
Süfyan es-Sevrî şöyle demiştir: 'Sizin ameli öğrendiğiniz gibi selef de amel için niyeti öğreniyorlardı'.
Âlimlerden bir zat şöyle demiştir: 'Amel etmezden önce amel için niyet edilmelidir; zira insan hayra niyet ettiği sürece hayırlı demektir'.
Müridin biri âlimleri ziyaret ederek 'Bana, kendisiyle hiç durmadan Allah için çalışabileceğim bir amel gösterir misiniz? Zira ben, gece veya gündüz üzerimden, Allah için çalışamadığım bir saatin bile geçmesini istemiyorum' derdi. Nihayet bir âlim kendisine 'Sen isteğini elde etmişsin. Bu bakımdan gücün yettiği kadar hayır işle! Hayır işlemekten gevşediğinde veya terkettiğinde onu işlemeye niyet et; zira hayrı işlemeye niyet eden de tıpkı işleyen gibidir' dedi.
Seleften bir zat da şöyle demiştir: 'Allah'ın sizlere vermiş olduğu nimetleri sayılamayacak kadar çoktur. Muhakkak ki günahlarınız bildiklerinizden daha gizlidir; fakat siz sabah akşam tevbeye devam ediniz.Allah Teâlâ bu iki vakit arasında yaptıklarınızı affedecektir!'
İsa (a.s) şöyle demiştir: 'Herhangi bir günaha, kasd ve niyet etmediği halde uyuyan ve yine herhangi bir günaha atılmadığı halde uyanan göze ne mutlu!'
Ebu Hüreyre şöyle demiştir: İnsanlar kıyamet gününde niyetlerine göre haşrolunacaklardır'.
Andolsun biz sizi deneyeceğiz içinizden cihad edenleri ve (güçlüklere) sabır gösterenleri bilelim ve söylediğimiz sözlerin (doğru olup olmadığını) sınayalım.(Muhammed/31)
Fudayl b. İyaz bu ayeti okuduğunda ağlamış; sonra tekrar okuyarak şöyle demiştir: '(Ey rabbim)! Eğer sen imtihan edersen, yırtıp (gizli hallerimizi ortaya çıkarıp) bizleri rezil edersin'.
Hasan Basrî şöyle demiştir: 'Cennetlikler cennette, cehennemlikler de cehennemde, ancak niyetlerinden dolayı ebedî kalırlar!'
Ebu Hüreyre şöyle demiştir: Tevrat'ta şöyle yazılıdır: 'Kendisiyle rıza-mın niyet ve irade edildiği şey'in azı çoktur. Kendisiyle benden başkasının niyet ve irade edildiği şey'in de çoğu azdır'.
Bilâl b. Sa'd şöyle demiştir: 'Kul mü'min olduğunu söylediğinde Allah Teâlâ ameline bakmadan onu sözüyle başbaşa bırakmaz. Amel ettiğinde ise takvâsına bakmadan onu ameliyle başbaşa bırakmaz. Takvâ sahibi olduğunda da neye niyet ettiğine bakmadan onu bırakmaz. Eğer niyeti doğru ise, diğer hareketleri haydi haydi doğrudur'.
Amellerin direği niyetlerdir. Bu bakımdan amel, hayır olabilmesi için niyete muhtaçtır. Niyet de her ne kadar birtakım mânilerden dolayı kendisine göre amel etmek zor olsa da aslında bir hayırdır.
2) Müslim, Buhârî
3) İmam Ahmed
4) İmam Ahmed, Müslim ve İbn Mâce
5) Dârekutnî
6) İbn Mâce
7) Buhârî
8) Taberânî
9) İmam Ahmed
10) Taberânî
11) İbn Mâce
12) İbn Ebî Dünya
13) Müslim, Ebu Dâvud
14) İbn Mübârek
15) Müslim
16) Müslim, Buhârî, Ebu Dâvud ve Nesâî
17) İmam Ahmed
Rablerinin rızasını dileyerek sabahakşam O'na dua edenleri (fakirleri onlarla bir arada bulunmak istemeyen müşriklerin arzularına uyarak yanından) kovma!(En'âm/52)
Ayette bahsi geçen dileme'den gaye niyet'tir.
Hadîsler
Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Amellerinin doğruluğu veya kemâle ermesi ancak niyetlere bağlıdır. İnsan için, neye niyet etmişse ancak o vardır. Bu bakımdan kimin hicreti Allah'a ve Rasûl'üne olursa, onun hicreti Allah ve Rasûl'ünedir. Kim de dünyaya veya evleneceği bir kadına hicret etmişse, onun hicreti (niyeti) de hicret ettiğinedir.2
Ümmetimin şehidlerinin çoğu, yataklarında ölenlerdir. Düşmanla çarpışırken öldürülen niceleri vardır ki onların niyetini Allah daha iyi bilir.3
Eğer (karı-kocanın) arasının açılmasından endişe duyarsanız erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar uzlaştırmak isterlerse Allah onların arasını bulur.(Nisâ/35)
Görüldüğü gibi, Allah Teâlâ, bu ayette, niyeti (istemeyi) karı-kocanm barışmasına sebep kılmıştır.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Muhakkak ki Allah Teâlâ, suretlerinize ve mallarınıza değil, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.4
Allah Teâlâ kalplere, niyet'in yeri olmasından dolayı bakar.
Kul güzel ameller işlediğinde melekler onları mühürlü sayfalar içerisinde yükseltip götürürler ve Allah'ın huzuruna koyarlar. Bunun üzerine Allah Teâlâ şöyle buyurur:
- Şu sayfayı atınız! Zira içindeki amelle benim rızam kasdedilmemiştir.
Sonra meleklere seslenir:
- O kul için şunu yazınız. O kul için bunu yazınız!
- Ey rabbimiz! O bunların hiç birini işlemedi ki?!
- İşlemedi, fakat niyet etti!5
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: İnsanlar dört sınıftır:
a) Allah'ın, kendisine ilim ve mal verdiği kişidir ki ilmiyle malında tasarruf eder!
b) Onun bu halini görüp de 'Eğer Allah buna verdiğinin benzerini bana verirse, ben de onun yaptığı gibi yaparım' diyenkimse.
Bu iki kişi sevapta eşittirler.
c) Allah'ın, kendisine mal verip de ilim vermediği kişidir ki cehaletinden ötürü malını har vurup harman savurur.
d) Üçüncünün halini görüp de 'Eğer Allah buna verdiğinin benzerini bana verseydi onun yaptığı gibi yapardım!' diyenkimse.
Bu ikisi de günahta eşittirler.6
Allah Teâlâ'nın, niyetinden ötürü kişiyi başka bir kişinin iyi veya kötü amellerine nasıl ortak kıldığına dikkat ediniz!
Enes b. Mâlik'in rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (s.a) Tebük seferine giderken şöyle buyurmuştur:
Medine'de bazı kişiler vardır ki orada oldukları halde, geçtiğimiz her bir derede, kâfirleri öfkelendirecek şekilde attığımız her adımda, yaptığımız her infakta kazandığımız sevabı bizimle paylaşmaktadırlar!
- Ey Allah'ın Rasûlü! Onlar bizimle birlikte olmadıkları
halde bu fazileti nasıl elde edebiliyorlar?
- Kendilerini özürleri geri bırakmıştı. Bu bakımdan onlar niyetlerinin güzelliğiyle bize ortak oldular.7
İbn Mes'ud (r.a) şöyle diyor:
Hz. Peygamber 'Kişi için, ancak neyi istemek üzere hicret etmişse o vardır' buyurmuştur. Gerçekten de bizden bir kişi hicret ederek Ümmü Kays adında bir kadınla evlendi. Bundan dolayı bu kişiye 'Ümmü Kays muhâciri' adı verildi.8
Bir haberde şöyle denilmiştir: "Bir kişi Allah yolunda öldürüldü; fakat kendisine 'merkebin ölüsü' adı verildi. Çünkü o, karşısındaki kişinin eşyalarını ve merkebini almak için dövüştüğü sırada öldürülmüştü. Dolayısla niyetine nisbet edilerek kendisine bu isim verildi".
Ubâde b. Sâmit Hz. Peygamber'den şöyle rivayet eder:
Yalnızca ganimet elde etme niyetiyle harbe katılan kimse için ancak niyet ettiği vardır.9
Ubeyy b. Ka'b şöyle anlatıyor: "Birlikte harbe katıldığımız bir kişiden yardım istedim. Bana 'Hayır! Ancak bana bir ücret verirsen yardım ederim!' dedi. Bunun üzerine ona ücret verdim. Daha sonra bu durumu kendisine anlattığımda Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
Onun için gerek dünyasında, gerekse de ahiretinde senin verdiğin ücretten başka bir nasib yoktur.10
İsrâiliyât'ta şöyle anlatılıyor: "Adamın biri bir kıtlık senesinde, bir kum yığınının yanından geçerken, kendi kendisine 'Eğer bu kum yığını yiyecek olsaydı onu halk arasında taksim ederdim' diye düşündü. Bunun üzerine Allah Teâlâ, onların peygamberine vahiy göndererek şöyle buyurdu:
O kuluma de ki: 'Allah Teâlâ senin sadakanı kabul edip güzel niyetine teşekkür etti. Sana, o kum yığını kadar yiyeceği sadaka olarak dağıtmışın gibi de sevap verdi'.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Kim bir iyiliğe niyet eder, fakat onu yapmazsa kendisine bir sevap yazılır.11
Abdullah b. Amr'ın rivayet ettiği bir hadîste Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Kimin niyeti dünya ise Allah onun fakirliğini gözlerinin arasında kılar. O dünyadan, onu en çok istediği halde ayrılır. Kimin de niyeti ahiret ise, Allah onun kalbini zengin kılar. Kaybettiklerini onun için derler. O dünyadan, ondan en zâhid olduğu (onu en çok istemediği) halde ayrılır.12
Hz. Peygamber bir keresinde, Mekke ile Medine arasında yere batacak bir ordudan bahsetti. Bunun üzerine Ümmü Seleme vâlidemiz şöyle sordu:
- Onların içinde istemeyerek (zorla) veya bir ücret karşılığı götürülenler vardır. (Bunlar niçin ne buyuruyorsunuz?)
- Onlar, niyetleri üzere haşrolunurlar!13
Hz. Ömer (r.a) Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet eder:
Savaşanlar, ancak niyetler üzerinde savaşırlar.İki ordu, karşı karşıya geldiğinde, melekler yere inerek insanları, yazarlar: 'Filan adam dünya için, falan adamsa gayretkeşliğinden (hamiyyetinden) dolayı dövüşüyor. Filan adam da asabiyet (ırkçılık) için dövüşüyor'.
Sakın (rastgele) 'Filan adam Allah yolunda öldürüldü!' demeyiniz! Zira Allah yolunda çarpışan kimse, (ancak) Allah'ın kelimesi (dini) en yüce olsun diye çarpışan kimsedir.14
Câbir'den rivayet edildiğine göre: Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Her kul, hangi niyet üzerinde ölürse o niyet üzere haşrolunur.15
Ahmed b. Ebî Bekre'nin rivayet ettiği bir hadîste Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
İki müslüman kılıçlarıyla karşı karşıya geldiklerinde hem öldüren, hem de öldürülen cehennemdedir.
- Ey Allah'ın Rasûlü! Öldüreni anladık, fakat öldürülenin suçu nedir?
- Çünkü öldürülen de karşısındakini öldürmeye niyet etmişti!16
Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiği bir hadîste de Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Kim Allah için koku sürerse, kıyamet gününde kokusu miskten daha hoş olduğu halde haşredilir. Kim de Allah'tan başkası için koku sürerse kıyamet gününde huzura, kokusu leşten daha kötü olduğu halde gelir.
Ashab'ın ve Âlimlerin Sözleri
Hz. Ömer (r.a) şöyle demiştir: 'Amellerin en üstünü, Allah'ın farzlarını edâ etmek, haramından sakınmak ve Allah katında niyetin doğruluğudur'.
Sâlim b. Abdullah, Ömer b. Abdülâziz'e şunları yazdı: 'Bil ki Allah'ın yardımı kulun niyeti nisbetindedir. Bu bakımdan kimin niyeti tam ise, Allah'ın ona yapacağı yardımı tamdır. Kimin niyeti de eksikse ona yapılacak yardım da o nisbette eksilir'.
Seleften bir zat şöyle demiştir: 'Nice küçük amel vardır ki niyet onu büyütür nice büyük amel de vardır ki niyet onu küçültür'.
Dâvud et-Tâî şöyle demiştir: 'İyi insanın niyeti takvâdır. Onun bütün azaları dünyaya yapışsa bile, niyeti birgün kendisini mutlaka doğruya iletecektir. Cahilin durumu ise bunun tam aksinedir'.
Süfyan es-Sevrî şöyle demiştir: 'Sizin ameli öğrendiğiniz gibi selef de amel için niyeti öğreniyorlardı'.
Âlimlerden bir zat şöyle demiştir: 'Amel etmezden önce amel için niyet edilmelidir; zira insan hayra niyet ettiği sürece hayırlı demektir'.
Müridin biri âlimleri ziyaret ederek 'Bana, kendisiyle hiç durmadan Allah için çalışabileceğim bir amel gösterir misiniz? Zira ben, gece veya gündüz üzerimden, Allah için çalışamadığım bir saatin bile geçmesini istemiyorum' derdi. Nihayet bir âlim kendisine 'Sen isteğini elde etmişsin. Bu bakımdan gücün yettiği kadar hayır işle! Hayır işlemekten gevşediğinde veya terkettiğinde onu işlemeye niyet et; zira hayrı işlemeye niyet eden de tıpkı işleyen gibidir' dedi.
Seleften bir zat da şöyle demiştir: 'Allah'ın sizlere vermiş olduğu nimetleri sayılamayacak kadar çoktur. Muhakkak ki günahlarınız bildiklerinizden daha gizlidir; fakat siz sabah akşam tevbeye devam ediniz.Allah Teâlâ bu iki vakit arasında yaptıklarınızı affedecektir!'
İsa (a.s) şöyle demiştir: 'Herhangi bir günaha, kasd ve niyet etmediği halde uyuyan ve yine herhangi bir günaha atılmadığı halde uyanan göze ne mutlu!'
Ebu Hüreyre şöyle demiştir: İnsanlar kıyamet gününde niyetlerine göre haşrolunacaklardır'.
Andolsun biz sizi deneyeceğiz içinizden cihad edenleri ve (güçlüklere) sabır gösterenleri bilelim ve söylediğimiz sözlerin (doğru olup olmadığını) sınayalım.(Muhammed/31)
Fudayl b. İyaz bu ayeti okuduğunda ağlamış; sonra tekrar okuyarak şöyle demiştir: '(Ey rabbim)! Eğer sen imtihan edersen, yırtıp (gizli hallerimizi ortaya çıkarıp) bizleri rezil edersin'.
Hasan Basrî şöyle demiştir: 'Cennetlikler cennette, cehennemlikler de cehennemde, ancak niyetlerinden dolayı ebedî kalırlar!'
Ebu Hüreyre şöyle demiştir: Tevrat'ta şöyle yazılıdır: 'Kendisiyle rıza-mın niyet ve irade edildiği şey'in azı çoktur. Kendisiyle benden başkasının niyet ve irade edildiği şey'in de çoğu azdır'.
Bilâl b. Sa'd şöyle demiştir: 'Kul mü'min olduğunu söylediğinde Allah Teâlâ ameline bakmadan onu sözüyle başbaşa bırakmaz. Amel ettiğinde ise takvâsına bakmadan onu ameliyle başbaşa bırakmaz. Takvâ sahibi olduğunda da neye niyet ettiğine bakmadan onu bırakmaz. Eğer niyeti doğru ise, diğer hareketleri haydi haydi doğrudur'.
Amellerin direği niyetlerdir. Bu bakımdan amel, hayır olabilmesi için niyete muhtaçtır. Niyet de her ne kadar birtakım mânilerden dolayı kendisine göre amel etmek zor olsa da aslında bir hayırdır.
2) Müslim, Buhârî
3) İmam Ahmed
4) İmam Ahmed, Müslim ve İbn Mâce
5) Dârekutnî
6) İbn Mâce
7) Buhârî
8) Taberânî
9) İmam Ahmed
10) Taberânî
11) İbn Mâce
12) İbn Ebî Dünya
13) Müslim, Ebu Dâvud
14) İbn Mübârek
15) Müslim
16) Müslim, Buhârî, Ebu Dâvud ve Nesâî
17) İmam Ahmed
Niyet ve Ihlas
- 1.Giriş
- 10.Şâibeli Amelin Hükmü ve Onunla Sevaba Müstehak
- 11.Sıdk'ın Fazileti
- 12.Sıdk'ın Hakîkati, Mânâsı ve Mertebeleri
- 2.Niyet'in Fazileti
- 3.Niyet'in Hakîkati
- 4.Niyet ile İlgili Amellerin Tafsilâtı
- 5.Niyet Kulun İhtiyarına Dahil Değildir!
- 6.İhlâs'ın Fazileti
- 7.İhlâs'ın Hakîkati
- 8.İhlâs Hakkında Şeyhlerin Sözleri
- 9.İhlâs'ı Bulandıran Afetler ve Bunların Dereceleri