11.Sıdk'ın Fazileti
Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
Mü'minlerden öyle erkekler var ki Allah'a verdikleri sözde durdular (sadâkat gösterdiler).
(Ahzab/23)
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Sıdk hayra, hayır da cennete götürür. Mü'min kişi, doğru söyler Allah katında doğru olarak yazılır. Yalan fısk ve fücura, fısk ve fücûr da cehenneme sürükler. Kişi yalan söyler. Dolayısıyla Allah katında yalancı olarak kaydedilir.46
Sıdk'ın (doğruluğun) fazileti hakkında Sıddîk (çok doğru söyleyen) kelimesinin bu kökten türemiş olması kâfidir. Allah Teâlâ, peygamberleri bununla vasıflandırarak şöyle buyurmuştur:
Kitab'da İbrahim'i de an! Çünkü o sıddîk (çok doğru) bir peygamber idi. (Meryem/41)
Kitab'da İsmail'i de an! Çünkü o sözünde sâdık bir peygamberdi.(Meryem/54)
İbn Abbas (r.a) şöyle demiştir: 'Dört haslet vardır ki bunlar kimde bulunursa o kâr etmiştir:
1. Sıdk (doğruluk)
2. Hayâ (utanmak)
3. Güzel ahlâk
4. Şükür
Bişr b. Hâris şöyle demiştir: 'Kim Allah'a sıdk ile yönelirse o kimse insanlardan kaçar'.
Ebu Abdullah Remlî47şöyle demiştir: Mansur Dineverî'yi rüya âleminde gördüm ve şöyle sordum:
- Allah sana nasıl muamele etti?
- Beni affedip bana rahmet etti. Ummadığımı bana verdi!
- Kulun kendisiyle Allah'a yöneldiği en güzel şey nedir?
- Sıdk'tır. Kendisiyle Allah'a yöneldiği en çirkin şey ise yalan'dır.
Ebu Süleyman şöyle demiştir: 'Sıdk'ı kendine binek, hakkı kendine kılıç, Allah'ı da isteğinin hedefi yap!'
Bir kişi bir hakîme 'Hiçbir doğru görmedim!' dedi. Hakîm 'Eğer sen doğru olsaydın doğruları görürdün' dedi.
Muhammed b. Ali Kettânî'den48 şöyle rivayet edilir: 'Allah'ın dinini üç temel üzerinde açıklanmış olarak görüyoruz: Hakîkat, sıdk ve adalet... Hakîkat azalar üzerindedir. Adalet kalpler, sıdk da akıllar üzerindedir'.
Allah'a yalan uyduranların (O'na şirk koşanların) kıyamet günü yüzlerinin kapkara kesildiğini görürsün.(Zümer/60)
S
üfyan es-Sevrî bu ayet hakkında 'Bu kimseler, öyle kimselerdir ki doğru olmadıkları halde Allah'ı sevdiklerini iddia etmişlerdir' dedi.
Allah Teâlâ, Hz. Dâvud'a (a.s) vahyederek şöyle buyurmuştur: 'Ey Dâvud! Kim içinden beni doğrularsa ben de onu insanlar nez-dinde doğrularım'.
Şiblî'nin meclisinde, bir kişi bağırarak kendini Dicle'ye attı. Şiblî 'Eğer doğru ise,
Musa'yı kurtardığı gibi Allah onu kurtarır. Eğer yalancı ise, Firavun'u boğduğu gibi Allah onu boğar' dedi.
Bir kişi şöyle demiştir: Fakîhler ve âlimler üç haslet üzerinde icma etmişlerdir: O hasletler tamam olduklarında onlarda insanın kurtuluşu vardır. Onların bazısı ancak diğeriyle tamamlanır:
1. Bid'at ve hevâ-i nefisten arınmış İslâm!
2. Amellerde Allah için sıdk!
3. Helâl yemek!
Vehb b. Münebbih şöyle demiştir: Tevrat'ın kenarında yirmi iki harf (kelime) gördüm. İsrailoğulları'nın salihleri bir araya gelir onları okur, aralarında müzakere ederlerdi:
İlim'den daha faydalı bir hazine, hilm'den daha kârlı bir sermaye yoktur. Öfke'den daha alçaltıcı bir şey, amel'den daha süsleyici bir arkadaş, cehalet'ten daha çirkinleştirici bir yoldaş, takvâ'dan daha aziz bir şeref, hevâyı terketmekten daha yararlı bir kerem, fikir'den daha üstün bir amel, sabır'dan daha yüce bir sevap, kibir'den daha rezil edici bir günah, rikkat'ten daha yumuşak bir ilâç, hamakat'ten daha ağır bir hastalık, hak'tan daha adil bir elçi, sıdk'tan daha nasihatçi bir delil, tamahkârlık 'tan daha zelil edici bir fakir-lik, derlemek'ten daha şakî bir zenginlik, sıhhat'ten daha hoş bir hayat, iffet'ten daha mutlu bir maişet, huşû'dan daha güzel bir ibadet, kanaat'ten daha hayırlı bir zühd, sü-kût' tan daha koruyucu bir nöbetçi, ölüm'den daha yakın bir gâib yoktur!
Muhammed b. Said el-Maruzî dedi: 'Sıdk ile Allah'ı aradığında Allah senin eline öyle bir ayna verir ki onunla dünya ve ahiretin acaipliklerini görürsün' dedi.
Ebu Bekir el-Verrak şöyle demiştir: 'Allah ile aranda sıdk'ı halkla aranda yumuşaklığı koru!'
Zünnûn'a 'İşlerini ıslah etmeye kulun yolu var mıdır?' diye soruldu. Cevap olarak şu şiiri okudu:
Mütereddit ve şaşkın kaldık. Sıdk'ı arıyoruz. Ona yol yok! Bu bakımdan hevânın iddiaları bize hafif gelir! Hevâ'nın hilafı ise ağır gelir.
Sehl'e şöyle soruldu:
- Üzerinizde bulunduğumuz bu işin esası nedir?
- Sıdk, cömertlik ve şecâattir.
- Biraz daha söyler misin?
- Takvâ, hayâ ve helâl gıda!
İbn Abbas'ın rivayetine göre, Hz. Peygamber'e kemâl sorulduğunda şöyle cevap verdi:
Hakkı haykırmak, sıdk ile amel etmek!49 Allah o sâdıklara sadakatlarından sorsun! (Ahzab/8)
Cüneyd bu ayetin tefsiri hakkında şöyle demiştir: 'Nefisleri nezdinde sâdık olanlardan, rablerinin katındaki sıdkları sorulacaktır. Bu ise tehlike üzerine bina edilen bir şeydir'.
46) Müslim, Buhârî
47) Filistin'in Remle şehrindendir.
48) Süfîdir ve Mekkelidir. H. 322'de vefat etmiş
Mü'minlerden öyle erkekler var ki Allah'a verdikleri sözde durdular (sadâkat gösterdiler).
(Ahzab/23)
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Sıdk hayra, hayır da cennete götürür. Mü'min kişi, doğru söyler Allah katında doğru olarak yazılır. Yalan fısk ve fücura, fısk ve fücûr da cehenneme sürükler. Kişi yalan söyler. Dolayısıyla Allah katında yalancı olarak kaydedilir.46
Sıdk'ın (doğruluğun) fazileti hakkında Sıddîk (çok doğru söyleyen) kelimesinin bu kökten türemiş olması kâfidir. Allah Teâlâ, peygamberleri bununla vasıflandırarak şöyle buyurmuştur:
Kitab'da İbrahim'i de an! Çünkü o sıddîk (çok doğru) bir peygamber idi. (Meryem/41)
Kitab'da İsmail'i de an! Çünkü o sözünde sâdık bir peygamberdi.(Meryem/54)
İbn Abbas (r.a) şöyle demiştir: 'Dört haslet vardır ki bunlar kimde bulunursa o kâr etmiştir:
1. Sıdk (doğruluk)
2. Hayâ (utanmak)
3. Güzel ahlâk
4. Şükür
Bişr b. Hâris şöyle demiştir: 'Kim Allah'a sıdk ile yönelirse o kimse insanlardan kaçar'.
Ebu Abdullah Remlî47şöyle demiştir: Mansur Dineverî'yi rüya âleminde gördüm ve şöyle sordum:
- Allah sana nasıl muamele etti?
- Beni affedip bana rahmet etti. Ummadığımı bana verdi!
- Kulun kendisiyle Allah'a yöneldiği en güzel şey nedir?
- Sıdk'tır. Kendisiyle Allah'a yöneldiği en çirkin şey ise yalan'dır.
Ebu Süleyman şöyle demiştir: 'Sıdk'ı kendine binek, hakkı kendine kılıç, Allah'ı da isteğinin hedefi yap!'
Bir kişi bir hakîme 'Hiçbir doğru görmedim!' dedi. Hakîm 'Eğer sen doğru olsaydın doğruları görürdün' dedi.
Muhammed b. Ali Kettânî'den48 şöyle rivayet edilir: 'Allah'ın dinini üç temel üzerinde açıklanmış olarak görüyoruz: Hakîkat, sıdk ve adalet... Hakîkat azalar üzerindedir. Adalet kalpler, sıdk da akıllar üzerindedir'.
Allah'a yalan uyduranların (O'na şirk koşanların) kıyamet günü yüzlerinin kapkara kesildiğini görürsün.(Zümer/60)
S
üfyan es-Sevrî bu ayet hakkında 'Bu kimseler, öyle kimselerdir ki doğru olmadıkları halde Allah'ı sevdiklerini iddia etmişlerdir' dedi.
Allah Teâlâ, Hz. Dâvud'a (a.s) vahyederek şöyle buyurmuştur: 'Ey Dâvud! Kim içinden beni doğrularsa ben de onu insanlar nez-dinde doğrularım'.
Şiblî'nin meclisinde, bir kişi bağırarak kendini Dicle'ye attı. Şiblî 'Eğer doğru ise,
Musa'yı kurtardığı gibi Allah onu kurtarır. Eğer yalancı ise, Firavun'u boğduğu gibi Allah onu boğar' dedi.
Bir kişi şöyle demiştir: Fakîhler ve âlimler üç haslet üzerinde icma etmişlerdir: O hasletler tamam olduklarında onlarda insanın kurtuluşu vardır. Onların bazısı ancak diğeriyle tamamlanır:
1. Bid'at ve hevâ-i nefisten arınmış İslâm!
2. Amellerde Allah için sıdk!
3. Helâl yemek!
Vehb b. Münebbih şöyle demiştir: Tevrat'ın kenarında yirmi iki harf (kelime) gördüm. İsrailoğulları'nın salihleri bir araya gelir onları okur, aralarında müzakere ederlerdi:
İlim'den daha faydalı bir hazine, hilm'den daha kârlı bir sermaye yoktur. Öfke'den daha alçaltıcı bir şey, amel'den daha süsleyici bir arkadaş, cehalet'ten daha çirkinleştirici bir yoldaş, takvâ'dan daha aziz bir şeref, hevâyı terketmekten daha yararlı bir kerem, fikir'den daha üstün bir amel, sabır'dan daha yüce bir sevap, kibir'den daha rezil edici bir günah, rikkat'ten daha yumuşak bir ilâç, hamakat'ten daha ağır bir hastalık, hak'tan daha adil bir elçi, sıdk'tan daha nasihatçi bir delil, tamahkârlık 'tan daha zelil edici bir fakir-lik, derlemek'ten daha şakî bir zenginlik, sıhhat'ten daha hoş bir hayat, iffet'ten daha mutlu bir maişet, huşû'dan daha güzel bir ibadet, kanaat'ten daha hayırlı bir zühd, sü-kût' tan daha koruyucu bir nöbetçi, ölüm'den daha yakın bir gâib yoktur!
Muhammed b. Said el-Maruzî dedi: 'Sıdk ile Allah'ı aradığında Allah senin eline öyle bir ayna verir ki onunla dünya ve ahiretin acaipliklerini görürsün' dedi.
Ebu Bekir el-Verrak şöyle demiştir: 'Allah ile aranda sıdk'ı halkla aranda yumuşaklığı koru!'
Zünnûn'a 'İşlerini ıslah etmeye kulun yolu var mıdır?' diye soruldu. Cevap olarak şu şiiri okudu:
Mütereddit ve şaşkın kaldık. Sıdk'ı arıyoruz. Ona yol yok! Bu bakımdan hevânın iddiaları bize hafif gelir! Hevâ'nın hilafı ise ağır gelir.
Sehl'e şöyle soruldu:
- Üzerinizde bulunduğumuz bu işin esası nedir?
- Sıdk, cömertlik ve şecâattir.
- Biraz daha söyler misin?
- Takvâ, hayâ ve helâl gıda!
İbn Abbas'ın rivayetine göre, Hz. Peygamber'e kemâl sorulduğunda şöyle cevap verdi:
Hakkı haykırmak, sıdk ile amel etmek!49 Allah o sâdıklara sadakatlarından sorsun! (Ahzab/8)
Cüneyd bu ayetin tefsiri hakkında şöyle demiştir: 'Nefisleri nezdinde sâdık olanlardan, rablerinin katındaki sıdkları sorulacaktır. Bu ise tehlike üzerine bina edilen bir şeydir'.
46) Müslim, Buhârî
47) Filistin'in Remle şehrindendir.
48) Süfîdir ve Mekkelidir. H. 322'de vefat etmiş
Niyet ve Ihlas
- 1.Giriş
- 10.Şâibeli Amelin Hükmü ve Onunla Sevaba Müstehak
- 11.Sıdk'ın Fazileti
- 12.Sıdk'ın Hakîkati, Mânâsı ve Mertebeleri
- 2.Niyet'in Fazileti
- 3.Niyet'in Hakîkati
- 4.Niyet ile İlgili Amellerin Tafsilâtı
- 5.Niyet Kulun İhtiyarına Dahil Değildir!
- 6.İhlâs'ın Fazileti
- 7.İhlâs'ın Hakîkati
- 8.İhlâs Hakkında Şeyhlerin Sözleri
- 9.İhlâs'ı Bulandıran Afetler ve Bunların Dereceleri