tefekkür

7.Allah'ın Mahlukâtı Hakkında Tefekkür

Varlıkta Allah'tan başka her ne varsa o Allah'ın fiili ve mahlûkudur. Zerrelerin herbiri, ister cevher, ister araz olsun, ister sıfat olsun, ister mevsuf, onun içinde öyle acaip ve garip şeyler vardır ki onlarla Allah'ın hikmeti, kudreti, celâl ve azameti görünür. Onları saymak mümkün değildir. Çünkü bunları yazmak için eğer deniz mürekkep olsa bile onların binde biri bitmeden deniz biter. Fakat biz başkasına misal gibi olsun diye bunun bir kısmına işaret edeceğiz.

5.Birinci Kısım

Biz birinci kısımdan başlayalım! Birinci kısım, iyiyi, kötüden ayırmak için kişinin kendi nefsini, sıfatlarını ve fiillerini düşünmesidir. Muhakkak ki bu tefekkür şu kitabın hedefi olan muamele ilmiyle ilgili tefekkürdür.Diğer kısma gelince, mükaşefe ilmiyle ilgilidir.

4.Tefekkür'ün Yolları

Tefekkür, bazen dinle ilgili birşey hakkında, bazen de dinin haricinde birşey hakkında cereyan eder. Oysa bizim gayemiz; dinle ilgili olan şeydir. Öyle ise diğer kısmı zikretmeyeceğiz!

3.Tefekkür'ün Hakîkati ve Semeresi

Tefekkür'ün mânâsı, üçüncü bir marifeti meydana getirmesi için, kalpte iki marifeti hazır bulundurmaktır. Bunun misali şudur; geçici dünyaya meyl ve dünya hayatını ahirete tercih etmiş bir kimse, ister ki ahireti seçsin! Dünyayı seçmektense ahireti seçmenin daha evlâ olduğunu bilmeyi de ister. İşte bu kimse için iki yol vardır: O yollardan biri; başkasından ahireti seçmesinin dünyayı seçmekten daha üstün olduğunu öğrenmesi, onu taklid etmesi ve işin hakîkatini, basiretiyle bilmeden tasdik etmesidir.

2.Tefekkür'ün Fazileti

Allah Teâlâ, aziz kitabının birçok yerinde tefekkürü emretmiş ve tefekkür edenleri övmüştür.
Onlar ayakta iken otururken ve yatarken (daima) Allah'ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler ve şöyle derler: 'Ey rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın!'(Âlu İmran/191)

İbn Abbas şöyle demiştir: Bir grup, Allah'ın zatı hakkında tefekkür'e daldılar.

Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a) şöyle dedi: