Rükû ve Secde
Rükû ve secdeleri yaparken Allah Teâlâ'nın azamet ve kibriyâsını yeniden hatırlamalısın. Rükû ve secdeye varmak için (Şâfiî mezhebinde olduğu gibi) ellerini kaldırdığında yeni bir niyetle Allah'ın azabından, affına sığınmayı talep etmelisin. Böyle yap-makla Rasûlullah'ın sünnetine de tâbî olduğunu ispat edersin. Sonra rükûa vardığında Allah'ın karşısında zillet ve tevâzuunu bir kere daha göstermelisin. Kalbinin incelmesine, korkunun yenilenmesine gayret sarfetmelisin.
Mevlâ'nın galibiyyetiyle beraber kendinin zilletini; kendi zayıflığınla beraber O'nun yüceliğini aklından çıkarmamalısın!
Dilin de bu hakikati kalbinde yerleştirmene yardım edecektir. Kalben Allah'ın büyüklüğüne şahidlik edip, dilinle de aynı mânâyı söylemelisin. O'nun her büyükten daha büyük olduğunu tekrar ede ede kalbinde yerleşmesine ve kökleşmesine çalışmalı ve başını rükûdan sana rahmet etmiş olması ümidi ile kaldırmalısın. Bu ümidi kalbinde yerleştirmek için 'Semiallâhu limen hamideh' (Allah, kendisine hamdedenin hamdini kabul eder) ve bu şükrün arkasından da 'Rabbenâ leke'l-hamd' (Ey Rabbim! Hamd sana mahsustur) demelisin. Gökler ve yerin dolusu mânâsına gelen 'mile's-semâvâti ve mil'el-ard' sözüyle de hamdini artırmalısın. Azalarının en yücesi ve kıymetlisi olan yüzünü, eşyanın en zelili olan toprak ile birleştireceksin. Eğer alnınla toprak arasında herhangi bir perde koymaksızın doğrudan toprağa secde etmeye muktedirsen, bunu derhal yap; zira bu durum huşûu daha ziyade celbedici, zillete de daha fazla delâlet edicidir. Yüzünü yere koyduğun zaman, bilmiş ol ki, nefsini hakîkî ve kendisine uygun olan yerine koymuş bulunuyorsun ve kendini aslına döndürmüşsün demektir. Çünkü sen topraktan yaratıldın ve ona döneceksin. İşte bunu yaparken Allah'ın azametini kalbinde yenile ve 'En yüce olan rabbim her noksanlıktan münezzehtir anlamına gelen 'Sübhâne rab-biye'l-a'lâ' de! Bu mânâyı nefsine yerleştirmek için de aynı kelimeyi (üç defa) tekrar eyle. Zira bir tek vuruş, az iz bırakır.
Böyle yapıp kalbinin rikkate geldiğini hissettiğinde Allah'ın rahmetindeki ümidini gerçekleştir; zira O'nun rahmeti, kibre değil, zillet ve zâ'fa yaklaşır. Secdeden, tekbir alarak ve ihtiyacını isteyerek başını kaldır ve 'Yâ rabb! Beni affeyle, bana rahmet eyle ve hatalarımdan vazgeç!' mânâsına gelen 'Rabbiğfir verham ve tecâvez ammâ ta'lem' duâsını veya istediğin duayı oku. Sonra birinci secde gibi, ikincisini de tekrarlamak suretiyle tevazuunu tekid ve takviye eyle.
Mevlâ'nın galibiyyetiyle beraber kendinin zilletini; kendi zayıflığınla beraber O'nun yüceliğini aklından çıkarmamalısın!
Dilin de bu hakikati kalbinde yerleştirmene yardım edecektir. Kalben Allah'ın büyüklüğüne şahidlik edip, dilinle de aynı mânâyı söylemelisin. O'nun her büyükten daha büyük olduğunu tekrar ede ede kalbinde yerleşmesine ve kökleşmesine çalışmalı ve başını rükûdan sana rahmet etmiş olması ümidi ile kaldırmalısın. Bu ümidi kalbinde yerleştirmek için 'Semiallâhu limen hamideh' (Allah, kendisine hamdedenin hamdini kabul eder) ve bu şükrün arkasından da 'Rabbenâ leke'l-hamd' (Ey Rabbim! Hamd sana mahsustur) demelisin. Gökler ve yerin dolusu mânâsına gelen 'mile's-semâvâti ve mil'el-ard' sözüyle de hamdini artırmalısın. Azalarının en yücesi ve kıymetlisi olan yüzünü, eşyanın en zelili olan toprak ile birleştireceksin. Eğer alnınla toprak arasında herhangi bir perde koymaksızın doğrudan toprağa secde etmeye muktedirsen, bunu derhal yap; zira bu durum huşûu daha ziyade celbedici, zillete de daha fazla delâlet edicidir. Yüzünü yere koyduğun zaman, bilmiş ol ki, nefsini hakîkî ve kendisine uygun olan yerine koymuş bulunuyorsun ve kendini aslına döndürmüşsün demektir. Çünkü sen topraktan yaratıldın ve ona döneceksin. İşte bunu yaparken Allah'ın azametini kalbinde yenile ve 'En yüce olan rabbim her noksanlıktan münezzehtir anlamına gelen 'Sübhâne rab-biye'l-a'lâ' de! Bu mânâyı nefsine yerleştirmek için de aynı kelimeyi (üç defa) tekrar eyle. Zira bir tek vuruş, az iz bırakır.
Böyle yapıp kalbinin rikkate geldiğini hissettiğinde Allah'ın rahmetindeki ümidini gerçekleştir; zira O'nun rahmeti, kibre değil, zillet ve zâ'fa yaklaşır. Secdeden, tekbir alarak ve ihtiyacını isteyerek başını kaldır ve 'Yâ rabb! Beni affeyle, bana rahmet eyle ve hatalarımdan vazgeç!' mânâsına gelen 'Rabbiğfir verham ve tecâvez ammâ ta'lem' duâsını veya istediğin duayı oku. Sonra birinci secde gibi, ikincisini de tekrarlamak suretiyle tevazuunu tekid ve takviye eyle.
Esrarus Salat
- Bâtınî Sebepler
- Bu Altı Mânânın Sebepleri
- Cemaatin Fazileti
- Cum'a Namazının Fazileti
- Cum'anın Diğer Sünnet ve Edepleri
- Cum'anın Şartları
- Cum'anın Vücûbu
- Erkânla İlgili Vazifeler Üçtür
- Ezan Fazileti
- Farz Namazların Fazileti
- Farzların ve Sünnetlerin Açıklaması
- Gece İbadetleri
- Giriş
- Gün ve Gecelerin Tekrarlanmasıyla Tekrarlanan Nafileler
- Herkesin Bilmesi Gereken Meseleler
- Huşû Duyanların Namazları ile İlgili Hikâyeler
- Huşû'un (Kalb Huzurunun) Fazileti
- Hutbe'nin Sünnetleri
- İmama Uymanın Keyfiyeti
- İmamlık ve Müezzinlik İçin Ücret Almak
- İmamlık, İktidâ (İmama Uyma), Namazın Rükünleri, İmamın Selâm'dan Sonraki ve İmamın Namazdan Önceki Vazifeler
- İstiftah (Açılış) Duası
- Kalbin Amelinden Olan Bâtınî Şartlar
- Kalp Huzuru'nu Temin Edecek Çareler
- Kıraat Hususunda İnsanlar Üç Sınıfa Ayrılır
- Kıraat Vazifeleri
- Mescidin ve Namaz Kılınan Yerin Fazileti
- Nafile Namazlar
- Namaza Tekbir ile Başlamanın ve Tekbirden Önce Yapılması Gereken Zâhirî Amellerin Keyfiyeti
- Namazda Yasak Olan Hususlar