7 Hz. Peygamberin Merhameti ve Hoşgörüsü

Hz. Peygamber, insanların en halîmi ve kudretlisi olmakla beraber herkesten daha fazla affetmeyi seven bir zattı. Hatta bir savaşta Hz. Peygamber'e altın ve gümüşten gerdanlıklar getirildi. Onları muharip ashâbı kirâm arasında taksim etti. O esnada bedevilerden biri ayağa kalktı ve şöyle haykırdı:
-'Ya Muhammed! Allah'a yemin ederim, eğer Allah sana adaleti emretmişse ben seni adaletle hareket eder görmüyorum!'
Bunun üzerine Hz. Peygamber:
-'Sana rahmet olsun! Acaba benden sonra senin hakkında kim adâletli hareket edebilir?'
Bedevî kalkıp giderken Hz. Peygamber ashabı kirâma şöyle demiştir:
-Yavaşça, (korkutmadan) onu çevirip bana getiriniz.
Adam çevrilip Hz. Peygamber'in huzuruna getirildi ve Hz. Peygamber;
-'Seni çıkışından ötürü affediyorum' demek suretiyle kişinin aleyhinde kabaran gergin havayı dağıttı.(186)

Cabir şöyle rivayet eder: Hz. Peygamber, Hayber (bazı nüshalarda Huneyn) gününde Bilâl'in eteğinde ve kucağında bulunan gümüşleri alıp halka veriyordu. Bu esnada bir kişi öfkelenerek Hz. Peygambere şöyle haykırdı:
-'Ey Allah'ın Rasûlü! Adaletli hareket et!'
Hz. Peygamber ona
-'Sana rahmet olsun! Ben adalet etmedikten sonra artık adalet eden kimdir? Eğer ben adalet etmezsem sen mahrum olup zarar içerisinde kalmış olursun'.(187)
Bu durum karşısında Hz. Ömer (r.a) ayağa kalkarak Hz. Peygambere
-'Bu kişi münafıktır. Bana izin ver boynunu vurayım' dedi.
Hz. Peygamber, Hz. Ömer'e şöyle dedi:
-'Senin bu dediğinden Allah'a sığınırım. Böyle yaptığımız takdirde, Muhammed arkadaşlarını öldürüyor diye propaganda yaparlar.'(188)

Hz. Peygamber bir savaşta bulunuyordu. Bu esnada düşmanlar, müslümanların gafletinden istifade ederek casuslarını İslâm ordusunun içerisine saldılar. Hatta bir adam yalın kılıç gelip Hz. Peygamber'in başucunda durdu ve Hz. Peygamber'e şöyle hitap etti:
-'Seni benden kurtaracak kimdir?'
Hz. Peygamber'Allah!'diye haykırdı. Adamın elinden kılıç yere düştü.Hz.Peygamber kılıcı alıp adama şöyle dedi:
-'Seni benden kim kurtaracak?'
Adam; 'Kılıcı alan, en hayırlı bir kimse ol! (beni öldürme)' diye yalvardı.Hz.Peygamber şöyle buyurdu:
-O halde Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim Allah'ın Râsûlü olduğuma şâhitlik et.
-Hayır! Ben bunu demem! Ancak bundan böyle ne seninle savaşır, ne seninle beraber olur, ne de seninle savaşan bir kavimle beraber olurum.
Bu şart ile Hz. Peygamber onu serbest bıraktı. O, arkadaşlarına gelip şöyle dedi: 'İnsanların en hayırlısının nezdinden size geliyorum!'(189)

Enes şöyle rivayet eder: Bir yahudi kadın, Hz. Peygamber'e zehirli bir koyun gövdesi getirdi ki Hz. Peygamber ondan yesin... Bu hâdise keşfedilince kadın Hz. Peygamber'e getirildi. Hz. Peygamber kadına 'Neden böyle yaptın?' dedi. Kadın 'Seni öldürmek için!' diye cevap verince Hz. Peygamber kadına şöyle dedi:
'Allah seni bu işte muvaffak kılmaz'. Ashabı kirâm 'Ey Allah'ın Râsûlü! Kadını öldürelim mi?' dedi. Hz. Peygamber ise kabul etmedi.(190)

Hz. Peygamber'e, yahudilerden bir kişi sihir yaptı. Cebrâil gelip Hz. Peygamber'e durumu haber verdi. Hz. Peygamber adam gönderip sihir yapılan tarağı (Zervan kuyusundan) çıkarttı. Düğümlerini açınca bedeninde hafiflik hissetti.(191)Bu hadîseyi sihirci yahudiye ne söyledi ne de yüzüne vurdu.

Hz. Ali şöyle der: Hz. Peygamber (s.a) beni, Zübeyr'i ve Mikdad'ı göndermek üzere vazifelendirerek şöyle dedi:'Hâh' (Mekke,Medine arasında bir yer) bahçesine varıncaya kadar gidiniz. O bahçede hevdecinde bulunan bir kadın vardır. O kadınla beraber bir mektup bulunuyor. Mektubu kadından alıp getirin.
Hz. Ali der ki: Biz 'Hâh' bahçesine varıncaya kadar gittik. Kadına mektubu çıkartmasını söyledik. Kadın 'Yanımda mektup yok' dedi. Bunun üzerine kadını tehdit ederek dedik ki: 'Ya mektubu verirsin veya kontrol etmek için elbiselerini teker teker bedeninden soyarız'. Bu tehdit karşısında kadın, saç örgülerinin arasından mektubu çıkardı. Biz mektubu Hz. Peygamber'e getirdik. Baktı ki, mektupta Hatib b. Ebî Beltâ Mekkeli müşriklerden bazılarına bir şeyler yazmış. Hz. Peygamber'in ne yapacağını onlara haber veriyordu. Bu durum karşısında Hz. Peygamber, Hatib'e hitaben 'Bu nedir ya Hatib?' diye sordu. Hatib de şöyle cevap verdi: 'Ya Rasûlullah! Benim hakkımda acele etme! Ben kavmine sonradan gelip katılmış bir kimseyim. Seninle beraber bulunan muhacirlerin Mekke'de akrabaları vardır.Onların Mekke'de kalmış aile efradını himaye ederler. Bu bakımdan, benim soydan gelen akrabalarım Mekke'de yoktur ki, benim orada kalmış aile efradımı korusun... Ben istedim ki, onlara bir iyilik yapayım. O iyiliğimden dolayı orada kalmış yakınlarımı himaye etsinler. Ben mektubu kâfir olduğumdan veya İslâm'dan sonra küfre rıza göstermemden veya dinimden döndüğümden dolayı yazmış değilim'.
Bu söz karşısında Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur: 'Hatib doğru söyledi!' Hz. Ömer (r.a) 'Ya Rasûlullah! Bana izin ver de bu münafığın boynunu vurayım!' deyince, Hz. Peygamber (s.a) şöyle dedi:
'Hatib Bedir savaşına katılmış bir kimsedir! Ey Ömer! Ne biliyorsun belki Allah Bedir'e katılanlara şöyle demiştir: İstediğinizi yapın! Muhakkak ben sizi affettim.(192)

Hz. Peygamber (s.a) bir ara ganimet malını taksim etti. Ensar'dan bir kişi 'Bu öyle bir taksimdir ki, bu taksimle Allah'ın cemâli kastedilmiş değildir!' dedi. Onun bu sözü Hz. Peygamber'e nakledildi. Hz. Peygamber'in yanakları kıpkırmızı kesilerek şöyle buyurdu:
Allah kardeşim Musa'ya rahmet eylesin! Bu zahmetlerden daha fazlasına mübtelâ olmuş ve sabretmiştir.(193)

Sakın sizden herhangi bir kimse, benim ashabımın herhangi birinden bana birşey getirip söylemesin. Çünkü ben istiyorum ki, göğsüm sapasağlam olduğu halde sizin yanınıza çıkmış olayım.(194)

186)Daha önce geçmişti.
187)Ebu Şeyh,(İbn Ömer'den)
188)Müslim
189)Müslim,Buhârî
190)Müslim
191)Nesâî
192)Müslim,Buhârî
193)Müslim,Buhârî
194)Ebu Dâvud,Tirmizî