Giriş
Her kitaba hamdiyle, her hitaba zikriyle başlanılan, hamdiyle nimet ehlinin cennet'te nimetlendiği, şakilerin önüne perde gerip onlarla saidler arasına rahmet, dış tarafına da azap kapısı olan bir duvar çekmişse de ismiyle şakilerin teselli bulduğu Allah'a hamdolsun! Padişahlar padişahı olduğuna kesinlikle inanan, sebeplerin müsebbibi bulunduğuna yakînen iman eden bir kimsenin tevbesiyle onun dergâhına dönüş yapar tevbe ederiz. O'nun Melik, Rahîm, Gafûr, Tevvab olduğunu bilen bir kimsenin ümidiyle O'ndan bekleriz. O'nun, günahı af ve tevbeyi kabul edici olmasına inanmakla beraber şiddetli ikab sahibi olduğunda şüphe etmeyen bir kimse gibi, korku ile ümit arasında yaşarız.
Peygamberi Muhammed'e (a.s), onun âline ve ashabına, bizi hesap ve mahşer gününün dehşetinden kurtaracak, Allah katında bize yakınlık ve güzellik sağlayacak salât ve (selâm) getiririz. Öyle peygamber ki Allah katında bize yakınlık ve güzellik hazırlamıştır.
Bil ki ayıpları örten ve gaybı bilen Allah'a dönüş yapmak suretiyle günahlardan tevbe etmek, sâliklerin yolunun başlangıcı, (Allah'ın visalini) elde edenlerin sermayesi, (Allah yolunun sülûkünde) mürîdlerin adımlarının ilki, bâtıldan hakka yönelenlerin istikâmetinin anahtarıdır ve mukarrebler (dergâha yaklaştırılanlar) ve babamız ve ecdadlarına uymak ise ne uygun bir harekettir! Eğer Ademoğlu günah işleyip cürme girerse buna şaşmamak gerekir. 'Çünkü bu, tabiattır ki insan onu Ebû Ahzem'den öğrenmiştir. Kim babasına benzerse zulmetmemiştir'.1
Fakat mâdem ki baba kırdıktan sonra kırdığını sardı, yıktıktan sonra yıktığını tamir etti, öyle ise müsbet ve menfi yönlerde evlat da ona tâbi olmalıdır. 'Adem (a.s) pişmanlık dişini dövdü'.2 Daha önceyaptığı hatadan pişman oldu. Bu bakımdan Adem'i (a.s) günahta önder kabul edip tevbe etmeyen bir kimsenin ayağı kaymıştır. Hata yapmamak Allah'ın dergâhına yakın bulunanlara (meleklere) mahsustur. Telâfi etmeksizin sadece şerre yönelmek de şeytanların tabiatıdır. Şerre girdikten sonra hayra dönmek ademoğulları için zarurî bir harekettir. Bu bakımdan yalnız iyilikle uğraşanlar, Deyyan (inceden inceye amellerin karşılığını veren) olan padişaha yaklaştırılmış olan meleklerdir. Sadece şerle uğraşan da şeytandır. Yaptığı kötülükten hayra dönmekle şerrin telâfisine çalışan insandır. O halde insanın çamuruna iki tıynet karıştırılmış, ya meleğe, ya Adem'e veya şeytana benzer. Günahtan tevbe eden bir kimse ise nesebinin Adem'e (a.s) vardığını, insan tıynetinde olmakla (şerden sonra hayra dönmekle) ispat etmiştir. İsyan etmekte ısrar eden ise, nefsinin üzerine şeytan nesebini tescil etmiştir.
Sırf hayır yapmakla meleklere nisbet edilmeye gelince, bu imkân haricindedir;
zira şer, hayırla beraber Adem'in (a.s) çamuruna kuvvetli bir şekilde mayalanmıştır. İnsanı şerden iki ateşin biri kurtarır: Ya pişmanlık ateşi veya cehennem ateşi! Bu bakımdan insan cevherini şeytanın pisliklerinden kurtarmak için ateşle yakmak zarurîdir. İşte şimdi iki ateşin en kolayını seçmek, iki şerrin en hafifine koşmak sana düşer. Seçme imkânı varken, insanoğlu mecburî ikametgâha cennete veya cehenneme sevkedilmeden önce bunu yapabilir.
Madem ki tevbe nin dindeki yeri budur. Bu bakımdan münciyât (kurtarıcılar) bölümünün başına tevbeyi almak, tevbe'nin hakikatini, sebebini, alâmetini, sonuçlarını ve oluşunu engelleyen âfetleri, tevbeyi kolaylaştıran ilaçları açıklayıp şerhetmek suretiyle takdim etmek gerekir. Bu durum da ancak şu dört bölümü zikretmekle vuzuha kavuşur.
Birinci Bölüm: Tevbe'nin kendisi, tarifi ve hakikati, tevbe'nin acele yapılmasının ve bütün insanlara gerekli olmasının ve bütün durumlarda lüzumlu bulunmasının ve doğru olduğu zaman makbûl oluşunun açıklaması!
İkinci Bölüm: Kendisinden tevbe edilen günahların küçük ve büyük günahlara, kulların veya Allah'ın hakkıyla bağlı bulunan kısımlara ayrılması, derecelerin ve derekelerin, sevaplara ve gü-nahlara nasıl tevzi edildiği, küçük günahları büyük günahlara çeviren sebeplerin neler olduğunun açıklaması!
Üçüncü Bölüm: Tevbe'nin şartları, devamlılığı, geçmiş zulümlerin telâfisinin ve günahların örtülmesinin keyfiyeti, tevbe'nin devamında tevbe edenlerin kısımlarının açıklaması!
Dördüncü Bölüm:Tevbeye teşvik edici sebeplerin ve günahkârların ısrar düğümünün çözülmesine yarayan ilacın keyfiyetinin açıklaması!
Allah'ın izniyle maksad, bu dört bölümün izahıyla tamamlanacaktır.
1)Bu, bir darb-ı meseli dir. Ebû Ahzem Rabîa b. Cervel b. Sâkî b. Arar et Tâî
için söylenilmiştir.
2)Bu da meşhur bir darb-ı meseli dir. Yani yaptığından şiddetle pişman oldu!
Peygamberi Muhammed'e (a.s), onun âline ve ashabına, bizi hesap ve mahşer gününün dehşetinden kurtaracak, Allah katında bize yakınlık ve güzellik sağlayacak salât ve (selâm) getiririz. Öyle peygamber ki Allah katında bize yakınlık ve güzellik hazırlamıştır.
Bil ki ayıpları örten ve gaybı bilen Allah'a dönüş yapmak suretiyle günahlardan tevbe etmek, sâliklerin yolunun başlangıcı, (Allah'ın visalini) elde edenlerin sermayesi, (Allah yolunun sülûkünde) mürîdlerin adımlarının ilki, bâtıldan hakka yönelenlerin istikâmetinin anahtarıdır ve mukarrebler (dergâha yaklaştırılanlar) ve babamız ve ecdadlarına uymak ise ne uygun bir harekettir! Eğer Ademoğlu günah işleyip cürme girerse buna şaşmamak gerekir. 'Çünkü bu, tabiattır ki insan onu Ebû Ahzem'den öğrenmiştir. Kim babasına benzerse zulmetmemiştir'.1
Fakat mâdem ki baba kırdıktan sonra kırdığını sardı, yıktıktan sonra yıktığını tamir etti, öyle ise müsbet ve menfi yönlerde evlat da ona tâbi olmalıdır. 'Adem (a.s) pişmanlık dişini dövdü'.2 Daha önceyaptığı hatadan pişman oldu. Bu bakımdan Adem'i (a.s) günahta önder kabul edip tevbe etmeyen bir kimsenin ayağı kaymıştır. Hata yapmamak Allah'ın dergâhına yakın bulunanlara (meleklere) mahsustur. Telâfi etmeksizin sadece şerre yönelmek de şeytanların tabiatıdır. Şerre girdikten sonra hayra dönmek ademoğulları için zarurî bir harekettir. Bu bakımdan yalnız iyilikle uğraşanlar, Deyyan (inceden inceye amellerin karşılığını veren) olan padişaha yaklaştırılmış olan meleklerdir. Sadece şerle uğraşan da şeytandır. Yaptığı kötülükten hayra dönmekle şerrin telâfisine çalışan insandır. O halde insanın çamuruna iki tıynet karıştırılmış, ya meleğe, ya Adem'e veya şeytana benzer. Günahtan tevbe eden bir kimse ise nesebinin Adem'e (a.s) vardığını, insan tıynetinde olmakla (şerden sonra hayra dönmekle) ispat etmiştir. İsyan etmekte ısrar eden ise, nefsinin üzerine şeytan nesebini tescil etmiştir.
Sırf hayır yapmakla meleklere nisbet edilmeye gelince, bu imkân haricindedir;
zira şer, hayırla beraber Adem'in (a.s) çamuruna kuvvetli bir şekilde mayalanmıştır. İnsanı şerden iki ateşin biri kurtarır: Ya pişmanlık ateşi veya cehennem ateşi! Bu bakımdan insan cevherini şeytanın pisliklerinden kurtarmak için ateşle yakmak zarurîdir. İşte şimdi iki ateşin en kolayını seçmek, iki şerrin en hafifine koşmak sana düşer. Seçme imkânı varken, insanoğlu mecburî ikametgâha cennete veya cehenneme sevkedilmeden önce bunu yapabilir.
Madem ki tevbe nin dindeki yeri budur. Bu bakımdan münciyât (kurtarıcılar) bölümünün başına tevbeyi almak, tevbe'nin hakikatini, sebebini, alâmetini, sonuçlarını ve oluşunu engelleyen âfetleri, tevbeyi kolaylaştıran ilaçları açıklayıp şerhetmek suretiyle takdim etmek gerekir. Bu durum da ancak şu dört bölümü zikretmekle vuzuha kavuşur.
Birinci Bölüm: Tevbe'nin kendisi, tarifi ve hakikati, tevbe'nin acele yapılmasının ve bütün insanlara gerekli olmasının ve bütün durumlarda lüzumlu bulunmasının ve doğru olduğu zaman makbûl oluşunun açıklaması!
İkinci Bölüm: Kendisinden tevbe edilen günahların küçük ve büyük günahlara, kulların veya Allah'ın hakkıyla bağlı bulunan kısımlara ayrılması, derecelerin ve derekelerin, sevaplara ve gü-nahlara nasıl tevzi edildiği, küçük günahları büyük günahlara çeviren sebeplerin neler olduğunun açıklaması!
Üçüncü Bölüm: Tevbe'nin şartları, devamlılığı, geçmiş zulümlerin telâfisinin ve günahların örtülmesinin keyfiyeti, tevbe'nin devamında tevbe edenlerin kısımlarının açıklaması!
Dördüncü Bölüm:Tevbeye teşvik edici sebeplerin ve günahkârların ısrar düğümünün çözülmesine yarayan ilacın keyfiyetinin açıklaması!
Allah'ın izniyle maksad, bu dört bölümün izahıyla tamamlanacaktır.
1)Bu, bir darb-ı meseli dir. Ebû Ahzem Rabîa b. Cervel b. Sâkî b. Arar et Tâî
için söylenilmiştir.
2)Bu da meşhur bir darb-ı meseli dir. Yani yaptığından şiddetle pişman oldu!
Tevbe
- Ashâb' ın ve Âlimlerin Sözleri
- Dünya'daki Sevaplara ve Günahlara Göre Ahiret'te Verilecek Mükâfat ve Cezalar
- Giriş
- Günahın Ardından Hemen Tevbe Etmenin Vücûbu
- Kasıtlı Kasıtsız, Küçük veya Büyük Bir Günah İşleyip Tevbe Etmek İsteyen Kimsenin Niçin Acele Etmesi
- Kulun Sıfatlarına Nisbetle Günahların Kısımları
- Şartları Bulunduğu Zaman Tevbe'nin Makbul Oluşu
- Tevbe Edilen Küçük ve Büyük Günahlar
- Tevbe Herkese ve Her Hâlükârda Vacibdir
- Tevbe'nin Deva Olması ve Günahta Israr Düğümünün Çözülmesi
- Tevbe'nin Devamında Kulların Kısımları
- Tevbe'nin Hakikati ve Tanımı
- Tevbe'nin Tamamı, Şartları ve Hayatın Sonuna Kadar devamlılığı
- Tevbe'nin Vücûbu ve Fazileti