Imami Rabbani KS sevmeden maneviyyat olmaz.

Imami Rabbani KS sevmeden maneviyyat olmaz. Cünkü hayatinda tüm manevi kanallar kendisinde toplanmis ve tekrar kollara ayrilmis. Kendisine has Müceddidiyye kolu vardir ve halen yürürlüktedir. Fakat makamini derecesini ve kiymetini ne kadar biliyoruz? Bu husustaki kendi izahatini Mektubatin 1. Cildinin 11. Mektubunun 2. Maruzatindan okuyarak anlayabilirz. Bu mektubunda kendisini Hz. Siddik ve Hace Naksibend ile makamen ayni hizada oldugunu yaziyor
Siddikiyyetinde fevkinde Mahbubiyyet diye yeni bir mertebeden bahsediyor. Imam Resulullah SAV'den 1000 sene sonra geldigi icin kendisinde Kemalat-i Ülülazim vardir. Ehli olan anlar. Irsad makaminda en yüksek makam ise Kemalat-i Hatemül-Enbiyadir, Hz. Mehdiye A.R mahsustur. Sair kutublarda Kemalat-i Risalet vardir. Velhasil Imam-i Rabbani evlatlari kemalat-i ülülazimle terbiye görürler. Kiymetini iyi anlamak lazim. Bazi seyhlerin "Evladlarim Imam-i Rabbani evladidir, karsilarinda kimse dayanamaz" demeleri evladlarinin yüksekligini, manevi derecesini anlatmak icindir. Kemalati Velayet yolunda ise bu mertebeler bulunmaz. Mesele karisik gelsede "acaba" diye tereddüd etmeden kabullenmek cok seyler kazandirir. "Ya Rab! Göz acip kapayana kadar bile olsa nefsimizin eline düsürme!"

ÖZET
*** İkinci Maruzat..

Bu makamı, ikinci kere mülahaza esnasında, bir başka makamlar peydah oldu; onlar birbiri üstündeydi. inkisarla, iftikar izharı ile teveccühten sonra; bir evvelki makamın üstüne ulaştığım zaman bana ayan beyân belli oldu ki orası: Hazret-i Osman Zinnureyn'in makamıdır. Allah ondan razı olsun. Kalan Hülefa-i Raşidin bu makamdan geçip gitmiş..Allah onlardan razı olsun.

İşbu makam, kemale erdirmek ve irşad makamıdır. Bu mertebede böyle olduğu gibi, bundan sonra anlatılacak iki mertebede dahi durum aynıdır. Yani: Onlar da irşad ve tekmil makamıdır.

Daha sonra, bunun üstündeki makama göz ilişti; oraya ulaştığım zaman bana belli oldu ki; Orası Hazret-i Ömer'ül-Faruk'un makamıdır.Allah ondan razı olsun.

Kalan iki halife dahi buradan öteye aşmıştır.

Sonra, Hazret i Sıddık-ı Ekber'in makamı zuhur etti. Allah ondan razı olsun. Oraya da vâsıl oldum. Hace Bahaeddin Nakşibend Hz. ni, meşayih arasında, bütün makamlarda bana arkadaş buldum. Kalan üç halife dahi buradan geçmiş.. Arada; ancak ağmak, makam, mürur ve sebattan başka fark yoktur.

Bu son ulaştığım makamın üstünde hiç bir makam görülmüyordu; ancak, Hatem'ün-Nebiyyin vel-Mürselin Resulüllah S.A. efendimizin makamı müstesna.. Salatların eksiksizi ona, saygıların en tamamı ona..

Hazret-i Ebu Bekir Sıddık'ın tam makamı hizasında bir başka makam zuhur etti.Allah ondan razı olsun. Hem nuranî, hem de cidden yüksek bir makamdı. Onun benzerini hiç görmedim. Bu makama nazaran, onun biraz yüksekliği vardı. Sofanın, yerden biraz yüksekliği gibi.. Bu arada bana belli oldu ki: Burası mahbubiyet makamıdır.

İşbu makam, pek süslü ve nakışlı bir makamdı. Onun bana yansımasından dolayı, kendimi dahi süslü ve nakışlı buldum.

Sonra, bu keyfiyet içinde kendimi lâtif bir şekilde buldum. Kendimi, hava misali, bir parça bulut misali ufuklara yayılmış buldum. O kadar ki: Yerin bazı yanlarını da kapladım.

Hazret-i Hace Nakşibend, Sıddık makamında idi; ben dahi kendimi, aynı hizada, keyfiyeti arz edilen makamda buldum.
...