Gazali
İmam Gazali, Hayatı, Eserleri ve ihya kitabı
İmam Gazali ve İhya
Modern zamanlarda Ümmet´in yaşadığı arızalardan birisi de ilim ve alim konusundaki hassasiyet kaybıdır. Yaşadığımız durumun bir "arıza" olduğunu fark edemiyorsak, bu alanda oluşan boşluğu ?kaçınılmaz olarak? farklı unsurların doldurmuş bulunmasındandır. Tasavvurumuzdaki kırılmanın da, rahmet ve bereketin hayatımızı büyük ölçüde terk etmesinin de izahı burada yatmaktadır.
Ihyadaki ihyasındaki ahlakı güzelleştirme bölümü
Gazalinin ihyasındaki ahlakı güzelleştirme diye geçen bölüm hakkında neler düşünüyorsunuz. Ben eleştiri yapmaya çalıştım olmadı. (3. cilt 2. konu tamamı 11 tane beyanı var) konu bazı yerlerde nefis olarakta geçer.
(alpermenet 16-Ocak-2008 - 11:19:23)
Cevap:
Değerli Kardeşimiz;
Gazali, İslam aleminde Huccetü’l-İslam olarak ün yapmış haklı bir şöhrete sahip ve hicrî beşinci asrın müceddididir. İhyau’l-Ulum, Kelam, fıkıh, tasavuuf, hadis ve az da olsa tefsir ilimlerini birlikte içinde barındıran gerçekten harika bir eserdir.
İMAM-I GAZALİ KIMDIR
İmam-ı Gazalî, bugün bir kısmı İran toprakları içinde kalan Horasan'ın Tûs şehrinde hicri 450 tarihinde (M. 1058) doğmuş, yine Tûs'un yakınlarındaki Tabira kasabasında 505'de 55 yaşında vefat etmiştir.
GAZALİ'NİN TALEBESİNE BİR MEKTUBU
Geçmişteki hoca-talebe münasebetleriyle günümüzdeki hoca-talebe münasebetini mukayese etsek nasıl bir tablo çıkar karşımıza acaba?
Günümüzdeki anarşiye malzeme olan talebelerin durumlarını düşünecek olursak, onlara öğretmenlik edenlerin hâli de çıkar açığa....
Ama biz bunların üzerinde durmadan geçmişten bir misâl arzedelim. Bakalım mazideki din âlimleri talebelerine nasıl ölçü veriyor, onları ne türlü bir anlayışla hazırlıyorlar hayata...
Gazali'nin yetiştirdiği bir talebesine yazdığı mektubu aynen şöyle:
ŞÂZELÎ HAZRETLERİ, GAZALÎ'YE AİD RÜ'YASINI ANLATIYOR
"Mescid-i Aksâ'da namaz kıldıktan sonra tefekküre dalmıştım. Uykuya dalar gibi olduğum bir sırada rüya gibi bir hâl ârız oldu. Gördüm ki, mescidin dışında büyük bir cemaat toplanmış, orta yerde üzerinde nurani bir zâtın bulunduğu bir kürsü, etrafında yerlere oturmuş diğer nuranî zâtlar...
Merak edip sordum: "Bu zât kimdir, bu cemaat ne için toplanmışlar buraya?"
MÜCEDDİDE İTİRAZ
Bir hadîsi şerifte haber verildiğine göre. Allah Celle ve Âlâ, her yüz sene başında bir Müceddid gönderir ve bu Müceddid, o günün Müslümanlarının ihtiyacına göre hareketini tanzim eder; zayıflayan dini bağları takviye etmek, gafilleşen halk topluluğunu dikkate ve şuura kavuşturmak gibi vazifesini yaparak halkın muhtaç olduğu dini cereyanı teessüs ettirdikten sonra hizmetinin mükâfatına kavuşmak için kendisi huzuru İlâhi'ye gider, fakat dâvâsını geride yetiştirdiği imanlı mücahidler devam ettirirler.
İMAM-I GAZALİ'DEN HAYATÎ ÖĞÜTLER
İslâm dünyasında Hüccetü'l-İslâm (İslâmın ispatlayıcısı) olarak tanınan İmam-ı Gazâlî, Selçuklu döneminde yaşamış, İslama yönelen hücumlara, dine yapılan taarruzlara karşı müdafaalarda bulunmuş, dinin anlaşılması için tartışmaya açılmış olan meselelere çözümler getirmiş bir müceddiddir, dinin yenileyicisidir.
KENDİ NEFSİNİ BİLMEK
[Bu unvanda on sekiz fasıl vardır]
* İNSAN KAÇ ŞEYDEN YARATILMIŞTIR?
* KALBİN HAKİKATİNİ BİLMEK
* KALBİN HAKİKATİ
* İNSANIN BEDENE İHTİYACI
* KALB ASKERİNİN BİLİNMESİ
* ŞEHVETİ, GAZABI, BEDENİ, DUYGU ORGANLARINI, AKLI VE KALBİ DOĞRU YOLDA KULLANMAK
* İNSANDAKİ KÖTÜ VE İYİ SIFATLARIN HALİ
* KENDİ HAREKET VE DURUMUNU KONTROL ETME
* İNSANIN ASLININ MELEKLER CEVHERİNDEN OLDUĞU
* KALB ÂLEMİNİN ŞAŞILACAK HÂLLERİ
* KALB PENCERESİ, UYANIKLIKTA DA ÂLEM-İ MELEKÛTA AÇIK OLUR
ALLAHÜ TEALAYI TANIMAK
[Bu unvanda on fasıl vardır]
* KENDİNİ BİLMEK, ALLAHÜ TEÂLÂ'YI BİLMENİN ANAHTARIDIR
* ALLAHÜ TEALÂ'NIN TENZİH VE TAKDÎSİNİ BİLMEK
* ALLAHÜ TEÂLÂ'NIN SALTANATI
* İNSANIN ÂZALARININ KUVVETLERİ VE SIFATLARI İLE OLAN BAĞLILIĞI
* TABİİYYECİLERİN VE MÜNECCİMLERİN KARINCAYA BENZETİLMESİ
* İNSANLARIN KÖRLER ZÜMRESİNE BENZETİLMESİ
* YILDIZLARIN VE BURÇLARIN PADİŞAHIN KUDRETİNE TEŞBİHİ
* DÖRT TEŞBİHİN MÂNÂSINI BİLMEK
* ŞERİATA UYMAK SAADET YOLUDUR
ÂHİRETİ TANIMAK
[Bu unvanda on beş fasıl vardır]
* BEDEN VE RUHLA ALÂKALI CENNET VE CEHENNEM
* ÖLÜMÜN HAKİKATİ
* SENİN BENLİĞİN BU BEDENLE DEĞİLDİR
* İNSANÎ RUHUN İTİDALİNİ KORUMAK
* HAŞRIN, NEŞRİN, BA'SIN VE İADENİN MÂNÂSI
* BU DÜNYADA CENNET VE CEHENNEMİ MÜŞAHEDE
* KABİR AZABININ MÂNÂSI
* KABİR AZÂBININ HAKİKATİ VE DERECELERİ
* KABİRDEKİ EJDERHALAR BAŞ GÖZÜYLE GÖRÜLEMEZ
* KABİR AZABI HERKES İÇİN DEĞİLDİR
* KABİR AZABINDAN EMİN OLMAYI DENEME YOLU
MUKADDİME
Burada Kimyâ-i Saâdet kitabının ilk bölümleri olan Kendi Nefsini Bilmek, Allahü Teala’yı Tanımak, Dünyayı Tanımak, Âhireti Tanımak ve İbadetler mevzûları anlatıldı. Kaynak kitapta bu bölüm ilk 100 sâhifedir. Kitabın tamamı 830 sâhifedir.
İmam Gazâli Hakkında:
İmam Gazâli hazretleri miladi 1058 senesinde doğmuş, 1111 (505) senesinde vefat etmiştir. İslam tefekkür tarihinin en önemli isimlerindendir. Büyük Selçuklu Devleti zamanında yaşamıştır. Bağdat’taki medreselerde ders okutmuştur.
Kimyâ-yı Saâdet Hakkında:
Giriş
Bil ki, Allahü Teâlâ'yı tanımanın anahtarı, kişinin kendini tanıyıp bilmesidir. Bu yüzdendir ki, şöyle buyurulmuştur: «Nefsini (kendi hakikatini) bilip tanıyan, rabbini tanır.» Bu mevzuda Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur: «Pek yakında onlara dışlarında ve kendi nefislerinde âyetlerimizi (kudretimizin ve varlığımızın belgelerini) göstereceğiz. Ta ki, (Peygamberin söylediğinin) hak olduğunu anlasınlar.» (1)
BEDEN VE RUHLA ALÂKALI CENNET VE CEHENNEM
Ölümün hakikati bilinmeyince âhiretin hakikatini kimse bilemez. Hayatın hakikatini bilemeyince, ölümün hakikatini bilemez. Ruhun hakikatini bilmeyince de, hayatın hakikatini bilemez. Ruhun hakikatini bilmek de, bir kısmını açıkladığımız kendi nefsini bilmektir.
ÖLÜMÜN HAKİKATİ
Eğer ölümün hakikatinden bir nebzecik bilmek istersen, bilmelisin ki, insanın iki ruhu vardır. Biri, hayvanlara mahsus ruh cinsindendir ve biz ona «Hayvanî ruh» diyoruz. Diğeri ise, meleklere mahsus ruh cinsinden olup, ona «İnsanî ruh» diyoruz. Bu hayvani ruh, canlılarda sol tarafta bulunan yürek denilen et parçasında olup, kalbin menba'ıdır [kaynağıdır]. O ise. hayvanın bâtın mizaçlarından buhar gibi, lâtiftir.
SENİN BENLİĞİN BU BEDENLE DEĞİLDİR
Bilmiş ol ki, bir kimsenin eli ve ayağı felç olursa o kendi yerinde kalır. Çünkü o, el ve ayak değildir, eli ve ayağı onun âletleridir. O ise, bunları kullanandır. Senin benliğinin hakikati; el ve ayak olmadığı gibi; sırtın, karnın, başın ve bedenin de değildir. Hepsi felç olsa da, senin yerinde durman yine mümkündür, ölümün mânâsı bütün vücudun felç olmasıdır [çalışmamasıdır]. Elin felç olmasının mânâsı, sana itaat etmemesidir, itaat etmesi için kudret denilen bir sıfata sahip olması icap ederdi.