Gazali

İmam Gazali, Hayatı, Eserleri ve ihya kitabı

Kudüs Şehrinde Yazmış Olduğumuz Kav âid' ül-Akâid

Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat kitlesini yakînin nûrlarıyla başkalarından temyiz eden (ayıran); hakîkat kervanını, dinin rükünlerine iletmekle tercih eden, onları bid'atçıların hidratlarından, ehl-i dalâletin dalâletinden koruyan, peygamberlerin efendisine uymaya muvaffak kılan, kendilerine (Ehl-i Sünnete) şerefli sahabîlerin yolunda gitmeyi, nasip edip selef-i sâlihînin izini takip etmeyi müyesser eden Allaha hamd ü senalar olsun!

Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, saydığımız vasıflar sayesinde aklın isteklerinden teşekkül eden kopmaz bir ipe sarılmışlardır.

Allah zâtının varlığı

I. Esas: Vücûd
Işığı aranan nurların en evlâsı, Kur'an'ın irşad buyurduğu nûr'dur. Binaenaleyh Allah'ın beyanından sonra herhangi bir beyanın kıymeti yoktur. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

Allah'ın fiillerini bilmek

I. Esas: Kulların Fiilleri Allah'ın Yaratmasıyladır
Kâinatta ne kadar hâdis varsa, cümlesinin, Allah'ın fiili, yaratması ve icadı olduğunu bilmektir. Allah'tan başka yaratıcının olmadığına ve icat edicinin ancak O olduğuna iman etmek gerekir. Allah Teâlâ mahlûkâtı yaratmış, onlara istediği şekli vermiş ve kendilerine hareket lütfetmiştir. Kulların bütün fiilleri O'nun mahlûkudur ve hepsi O'nun kudretine bağlıdır. Şu âyetleri tasdik etmiş olmak için bu şekilde inanmak zarureti vardır:

Sem'iyât (naklî deliller) ve Rasûlullah'ın haber verdiği şeyleri tasdik ve doğrulamak

I. Esas: Haşr ve Neşr
Bu esas, haşr ve neşr hakkındadır.37 Haşr ve neşr hakkında şeriat (Allah'ın nizamı) vârid olmuştur. Şeriat ise haktır; binaena-leyh haşr ve neşri doğrulamak herkese vaciptir. Çünkü, haşr ve neşrin mümkinâttan olduğu aklen de sabittir. Haşr ve neşr'in mânâsı ölümden sonra iade olunmak ve diriltmek demektir. Diriltmek, tıpkı başlangıçtaki yaratmak gibi Allah'ın kudretine dâhildir.

De ki: 'Onları ilk defa yaratan diriltir ve O, her yaratılanı, tamamıyla bilir'.(Yâsin/79)

İman, İslâm ve Bu İki Terim Arasındaki Birleşme ve Ayrılma, İman ile İlgili Artma ve Eksilme

Bu bölümde üç mesele vardır:
I. Mesele
Alimler İslâm, imanın aynısı mıdır, gayrisi mıdır? Gayrisi ise imandan ayrılıp tek başına var olabilir mi? Yoksa imana bağlı ve ondan ayrılmaz mı? hususlarında ihtilâfa düşmüşlerdir.
Kimisi, iman ile İslâm'ın birşey olduğunu ve aynı anlama geldiğini söylemiştir. Başka bir kavle göre de iman ve İslâm, birleşmeyen, ayrı ayrı iki şeydir. Her birisi müstakildir ve kendi başına var olabilir. Diğer bir kavle göre ise iman ve İslâm ayrı şeylerdir, fakat her ikisi de birbirine bağlıdır.

Giriş

Kullarına lütfederek onları nezâfete mecbur eden Allah'a hamd u senalar olsun.
Temizlenmeleri için kalplerine nur lütuflarını akıtan, rikkat ve letâfet özelliğine sahip bulunan su ile bedenlerini temizlemeye imkân veren Allah'a şükürler olsun.
Kâinatın tümünü hidayet nuruyla dolduran Allah'ın Rasûlü Hz. Muhammed Mustafa'ya, O'nun güzel ve temiz âline, kıyâmet gününde, bereketiyle, korkudan bizi kurtaran, bizimle her türlü âfetin arasına bir siper gibi giren o zâta salât ve selâm olsun!
Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

Pisliklerin Temizlenmesi

Bu kısmın incelenmesi ve tedkiki,üç şeye dayanır:

1.Temizlenen
2.Temizleyen
3.Temizlik

1.Temizlenen
Temizlenen şey pisliktir. Gözle görülen şeyler üç kısma ayrılır:
A)Cansızlar
B)Canlılar
C)Canlıların parçaları

Camidler(Cansızlar)

Şarap ve bütün sekir verici maddeler hariç, diğer cansızlar temizdir.
Canlılar

Hadesten (Hükmî Necasetlerden) Temizlik

Hadesten temizlik abdest, gusül, ve teyemmüm etmek demektir. Bunların evvelinde istincâ gelir. Biz tertip üzere, bunların keyfiyetlerinden, âdâb ve sünnetleriyle beraber abdestin sebeplerinden ve def-i hacetin âdabından başlayacağız.

Def-i Hacetfin Adabı

1.Sahrada def-i hâcet etmek isteyen bir kimsenin insanların
gözünden uzaklaşması,
2.Eğer varsa bir siperin arkasına gizlenmesi,
3.Oturacak yere varmadan evvel avret mahallini açmaması,
4.Güneşe, Ay'a ve
5.Kıbleye yüzünü ve arkasını çevirmemesi en uygun harekettir.

Abdestin Keyfiyeti

Kişi istincadan kurtulduğu zaman abdestle meşgul olur. Rasûlullah'm taharetten sonra abdest almaması vâki değildi. Abdest almak isteyen önce misvak kullanmalıdır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:

Ağızlarınız Kuran'ın yollarıdır. Bu bakımdan onları misvak kullanmak suretiyle temizleyiniz.18

Misvak kullanırken Kur'ân okunmalı ve Allah'ın adı namazda zikredileceği için ağzın temizliğine niyet etmelidir. Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:

Guslün Keyfiyeti

Su kabını sağ tarafına koyduktan sonra besmeleyi çeker. Ellerini üçer defa yıkar. Daha önce de dediğimiz şekilde istincâ eder. Eğer bedeninde necaset varsa onu su ile giderir. Bütün bunları yaptıktan sonra namazda olduğu gibi abdest alır.

Ancak şu kadar var ki, ayaklarının yıkanmasını guslün sonuna tehir etmelidir. Çünkü yıkandıktan sonra ayakları tekrar yere basması, suyu zayi etmekten başka birşeye yaramaz.

Teyemmüm'ün Keyfiyeti

Aradığı halde suyun bulunmadığı veya suyun bulunduğu yerde yırtıcı hayvan, düşmanın mevcut olduğu veyahut yanındaki suya kendisinin veya arkadaşının ihtiyacı bulunduğu veya bu suyun başkasının mülkü olduğu, sahibinin de günün rayicinden fazla paraya suyu satmak istediği veya azalarında yara bulunduğu, yahut da hasta olduğu, suyu kullandığı takdirde azasının zarara uğramasının mümkün olduğu veya hastalığının şiddetleneceğini zannettiği hallerde, kişi bu engellerle beraber farz namazın vakti girinceye kadar sabretmelidir.

Bedenden Çıkan Ter ve Diğer Temiz İfrazatlar

Temiz maddeler iki kısma ayrılır:
a. Hariçten gelenler
b. Bedenin parçaları

I. KISIM

Birinci kısım, kir ve kirlere iltihak eden bedenî nemlerdir. Bunlar da kendi aralarında sekiz kısma ayrılır:

1. Başın saçlarında toplanan kir ve bittir. Saçları yağlamak, taramak ve yıkamak suretiyle kirden ve bitten temizlenmek müstehabdır. Bir de yıkanmak, taranmak ve yağlanmakla başın dağınık saçları intizama sokulur. Hz. Peygamber:

İkinci kısım da, bedende çıkan sekiz şeydir.

Bunlar sırasıyla şöyledir.
1. Saçlar
Temizlik için saçı tras etmekte beis yoktur. Saçın temizliğine, yağlamak ve taramak suretiyle, riayet edebilecek bir kimse için saç bırakmakta da beis yoktur.
Ancak kötü itiyadlı kimselerin âdetleri gibi saçının bir kısmını kesip bir kısmını bırakırsa o zaman mesele değişir. Veya Ehli Beyt gibi, saçını örgüler halinde bırakırsa o zaman da mahzurludur. Çünkü bu şekilde saç bırakmak halk arasında Ehl-i Beytim, şiarı olmuştur. Bu bakımdan Ehl-i Beytten